Aslında Kimse Sevmiyor
Senin Kadar || Amy Hatvany
Kalbinize dokunan nadir
kitaplar vardır ve bu kitapta onlardan olma özelliğini layıkıyla yerine
getirmiş ve kitaplığımda yerini almıştır
efenim….
Öncelikle yayınevinin
başarısına değinip kitabın konusuna geçiş yapacağım…
Kitap dünyasına yeni
girmesine rağmen okuduğum iki kitabı ile başarı seviyesini yüksek tutan
yayınevi olmak yolunda emin adımlarla ilerlemekte, çıkardığı yazarlarla
çıtasını yüksek tutmakta kararlıdır.
Gerek CNR kitap Fuarında gerek Tüyap’ın
herhangi bir fuarında gözünüze çarpacak kitapları bünyesinde bulundurmaktadır. Kendimden
biliyorum çünkü fuarlarda bakmadan geçememiş ve zulama eklemiştim :)
___ Başarılarınız daim
olsun NEO Kitap….
Gel gelelim kitabın
konusuna…
Nereden başlasam
bilemiyorum, on yaşındaki Eden’in babası için hissettikleri mi, David’in kızı için iyileşmek istemesi ama
elinden hiç bir şeyin gelmemesi mi henüz karar vermiş değilim. Yazdıklarım beni
nereye götürürse artık :D Okurken bile
hangi hikayenin ya da acının daha çok rahatsızlık verici olduğundan bile emin
değilim….
Kitap 2010 yılından
giriş yapıyor, Eden’e bir gece gelen telefon korkularını ayyuka çıkartıyor.
20 yıl önce evi terk
eden babasını bulmak için verdiği tüm mücadeleyi kaybettiğini düşünür zira
gelen telefon hastane morgundandır. Karşılaştığı kişi Eden için söndürdüğü
umutlarını tekrar canlandırır…
Yıllardır ara verdiği babasını
arama mücadelesine takrar başlayan Eden, ümütsiz olsada elinden geleni yapmakta
bu kez kararlıdır. Evsiz insanların kaldığı ve sokaklarda kalan insanlara
günlük yiyecek veren Umut Evi’nde geçici bir süre işe başlamakta bu mücadelenin
bir parçasıdır.
Eden için her şey şimdi
daha umut verici bir hal alır. Geriye bir tek babasını bulmak ve yarım kalmış
baba kız ilişkilerine kaldığı yerden devam etmektir….
___ Ahhh onu bende o
kadar çok istedim ki :(
Hikaye 1989 yılına
dönüyor ve David’i anlamak biraz daha kolaylaşıyor. Mutlu bir evliliği varken
sinir ve psikolojik sorunları için tedavi olmaya başlamasına rağmen hiçbir ilerleme
göstermez ve işin içine birde alkol girer. İlaçlarını düzenli almaması ve
istemeden de olsa biricik kızına zarar vermeye başlaması geri dönüşü olmayan
bir yola sokar David’i.
Kararını verir ve
iyileşene kadar evi terk eder… Eden için geri dönmenin hayalini kurmaktan
vazgeçmez.
Ve baba kızın yolları
yirmi yıl sürecek bir ayrılığa düşer…
İşte bu kısımda
hangisine üzüleceğine karar veremiyor insan… 1989 yıllarında ki David’i okurken
onun için üzülüyor ve Eden’i babasının yanında görmek istemenize engel
olamıyorsunuz…
___ ve olayı abartıp kendi
hayalinizde hikayeye yön veriyorsunuz :D ben yaptım ondan biliyorum :)
*** Babalar sevmeyi
kızlarından öğrenir….
Kitabı en iyi anlatan
cümlelerden kesinlikle biri ve Eden için aynı şey geçerli.
Babasının yaşadıkları
ve henüz on yaşındayken babası ile arasında ki köprünün yerle bir oluşuna şahit
olan, gittiğinde yolunu gözlemek zorunda kalan bir çocuk düşünün ! ve tüm
hayallerinin tükendiğinde hala babasından herhangi bir haber alamamış bir genç
kızlık dönemi düşünün !
Eden için hepsini yaşamak zor. Ama inanın benim
nazarımda David için de çok ama çok zordu…
*** “onunla gitmezsem,
onu bir daha göremeyeceğimden korktum galiba. Bir de kendine bakamaz diye
düşündüm. Bana ihtiyacı vardı.”
Bunlar on yaşındaki bir
çocuğun düşünceleri ve kitabın içinde kalbinize dokunan daha niceleri var….
Güzel bir kitap ve
akıcı bir hikaye. Okumaktan pişman olmadığım kendimce tavsiye edebileceğim
kitaplardan….
Dipnot: Orjinal kapakta kapak hani :)))
Bknz:
Sevgilerle
Rüya Kız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazan güzel ellerinize sağlık (:
ve Lütfen! Küfür içeren veyahut içeriğinde reklam olan yorumları yazmaktan sakınalım. Sormak istediğiniz sorular için bloğun sağ üst köşesinde bulunan İletişim kısmından her zaman mail atabilirsiniz. (: