tarihi aşk romanı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tarihi aşk romanı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ekim 2014

Kitap Yorum: SONSUZA KADAR || Judith McNaught


Kitap Adı: Sonsuza Kadar


Yazar: Judith McNaught

Orjinal adı: Once and Always 



Birçok türde sayısını hatırlamadığım kadar çok kitap okumuş biri olarak tarihi aşk romanlarının bende bıraktığı tadı ve zevki başka hiçbir kitaplarda bulamadım ne yazık ki. 


O dönemin atmosferi mi artık, biz kızlardaki kabarık balo elbiseleri, prenseslik sevdası ile  yakışıklı prens aşkından mı emin değilim, bende hep ama hep ayrı bir yerde olacak bu türdeki kitaplar.


Bu haftaki yorum konuğum, yıllar önce tanıştığım üzerine okuduğum yüzlerce kitaba rağmen hala "baş ucu kitabı " olan uzaylı olduğundan şüphelendiğim, "o kadın insansa biz neyiz?" diye sorguladığım doğa üstü yaratık Judith McNaught tarafından kaleme alınan "Sonsuza Kadar" romanı...



Eğer hala bu kadını duymayan insanlar var ise rica ederim sessizce, parmak ucunda ortamdan uzaklaşın =D Hatta biryerden gidin atlayın, yaşamayın daha bu utançla =D

"Sonsuza Kadar" kitabı ve Jason ile aramdaki özel bağı nasıl anlatabilirim, bunu nasıl kelimelere dökebilirim emin değilim. Benim ciddi problerim olduğunui normal olmaktan çok uzak bir insan olduğumun zaten farkındayım =D Hatta bunu siz bile biliyorsunuz, bir sır değil yani. Bu ruh hastası halimden dolayı sanrım, sorunlu, arızalı ters ve aksi adamlara karşı zaafım var =D Bu zaafımın açığa çıktığı adam ise Jason Fielding!


Hadi kitabımızı konuşalım birazda kafa karıştırmamak için karakter karakter gidelim;
Read More




23 Haziran 2014

Kitap Yorumu:Teresa Medeıros || Bazıları Ateşli Sever (Yorumlayan Rüya Kız)

Blogun adına yakışır "Tarihi Aşk Romanı" ile karşınızdayım... 
Rüya Kız'ınız okurken keyif almanızı diler ve 
sizleri yeni yorumum ile
baş başa bırakıp aradan çekilirim...



Kincaid Higland Serisi 1. Kitap
Teresa Medeıros || Bazıları Ateşli Sever

Şimdi burada da yazarsam kesin “kitap adları ile ne alıp veremediğin” diyeceksiniz bana :D

İnanın benim bir alıp veremediğim yok, kalabalık bir iş ortamı ve meraklı arkadaşlarımın arasında tek bayan olmamla ilgili bir alıp veremediğim var :D 

Kitaplarla araları yok ama maşallah her gün ne okuduğumu merak edip bilakis yanıma gelen onca arkadaşın 
“Bazıları Ateşli Sever” adını okuyunca,
"hakkat mi? bilmiyorduk” demesi  pek uygun düşmüyor benim açımdan arkadaşlar…. 

Demem o ki uzun uzun zamandır beklettiğim kitabı okumaktan mutlu,huzurlu ve de şanslıyım.

Yarım gün gibi kısacık,minnacık bir zamanda bitirmemden de anlaşılacağı üzere beğenerek okuduğum CAAANIIIMM historicallerimin arasına ekledim kendilerini.

Yazar ile ilk tanışmam, nükteli dialogları ve sıkmadan akıp akıp giden sayfaları favori yazar listeme eklemiş bulunmaktayım kendisini. Elimde mevcut olan diğer kitaplarını (özellikle serinin ikinci kitabını) kötü günler için ayırdım. 
Malum son zamanlarda “İYİ” Tarihi Aşk Romanı okumak çok zorlaştı.

        Serimiz iki kitaplık bir seri;
      1.Kitap “Bazıları Ateşli Sever” (okundu)
      2.Kitap “Bazıları Hırçın Sever” (okunacak)


İlk kitabımızda Simon Wescott ve Catriona Kincaid ile tanışıyor ve onları çok seviyoruz. Olayı biraz daha abartıp bağrımıza bile basabiliriz. O derece sevdim ikisini ^^

Catriona, on yıl önce ailesi kırmızı üniformalılar tarafından öldürülünce abisi onu Londra’ya, amcasının yanına gönderir. Kincaid kalesi yıkılmış ve İskoçya topraklarından tüm klanı dağıtılmıştır. Aradan geçen uzun yıllardan sonra Catriona İskoçya’ya dönmenin yollarını aramaktadır. Bunun için amcasından hiç yardım  görememek, Catriona’nın başka planlar kurmasına neden olur.

Ve planının ana teması "Bir an önce evlenmek ve onu İskoçya’ya götürecek bir kocaya bulmaktır."

Bunun için yaratılmış tek bir adam vardır ve bu adam da Simon Wiscott’tun ta kendisidir…

Simon'u ilk kez samanlıkta kuzeni Alice’in üzerinde gören Catriona, aradan geçen bunca zamana kadar Simon için tüm haberleri biriktirmiş ve hayalinde bir kahraman olarak kalmıştır. Savaş sırasında kaptanını kurtarması ! :D ona Sör unvanını kazanmasını sağlamıştır. Ama ne hikmettir ki şuan Newgate hapishanesindedir.

NOT: Neden mi hapishanede ve nasıl mı Sör unvanını aldı? Ahahhaha mümkün değil söylemem :D :D

Aralarında yaptıkları anlaşma ile evlenmelerini gerektirecek şekilde yakalanacaklar ve evlendiklerinde İskoçya topraklarına gidip Catriona’nın kayıp abisi Coonor’u bulacaklardır.
Sonrası mı? Ehh işte o kısmı da bir zahmet siz okuyun efenim ;)

Yolculuk öncesi başlarına gelenler, ilk karşılaşmaları ve yolculuk sonrası birbirlerine çekilmeleri okurken keyif alacağınız, yer yer kahkaha atarak okuyacak ve yer yer de aralarında ki çekime hayran kalacaksınız…

Ben şanslıyım ki ikinci kitap elimde. Beklememe gerek kalmadan canım istediğinde okuyabileceğim.

Kitabın içinde ki tüm karakterleri (Alice ve ,Eddingham Markisi hariç) bizden biri olarak görmeniz garanti. Ahh bir de Robert the Bruce var ki ona bayılacaksınız…

Hazır hızımı alamamışken bir de alıntı ekleyelim yoruma o vakit :)

"Gördüğüm kadarıyla, bir de arabacıya ihtiyacımız olacak. Demirci bunun için birisini de ayarladi mı?"
"Hayır. Bu onuru sana bahşettim."
"Bana mı? "
"Şey, araba sürebilirsin, değil mi? Bu da o lanet olası kızları tavlamak için çapkınların önemsediği becerilerden biri, değil mi? "
"Newmarket'ta ya da Rotten Row'da pazar günleri öğleden sonra fayton kullanarak dilberlerle ve anneleriyle flört ederek dolaşmak; bir çift mahvolmuş atla yalçın kayalıklarda, bir yanında dik yapamaçların ve diğer yanında uçurumun olduğu patikada ilerlemekten biraz farklı olsa gerek."
"Eminim başarırsın." İpeksi kirpiklerini kırpıştırdı. "Sonuçta ustaca kullana bildiğin çekiciliğinle bir çift ata lafını geçirecek kadar deneyimlisin."

Sevgiler bay ve bayan Wescott ♡

Okuyunuz efenim ^^ böylesi kitaplar her zaman düşmüyor elimize…


TAVSİYEMDİR….


Rüya Kız
Read More




2 Haziran 2014

Kitap Yorum:KADER AĞLARI || Shannon DRAKE (Yorumlayan: Rüya Kız)

İşte geldim burdayım :) Yepyeni kitap yorumu ile karşınızdayım efennim.....
Bugünün en özel misafiri "Shannon Drake" ve yeni kitabı "Kader Ağları" ile yorumum sizlerle...  
Keyifli okumalar ^^

 
                      KADER AĞLARI || Shannon DRAKE

Kaderle sevgi cesurdan yanadır....   

Diye başlıyor kitabımız... 

Hanım kızımızla tanışınca "cesur" kelimesinin vücut bulmuş hali ile karşı karşıya kalıyor ve siz onun yerine gurur duyuyorsunuz... Tabi olan İskoç savaşçımıza oluyor ve onun yerine de kendinize koyunca vah vahlanmadan edemiyorsunuz... Zira böylesine deli cesaretine sahip, krala bile karşı gelen gelin adayımıza yol yordam öğretmek herkesin harcı değil :)


Waryk de Graham,namı değer Aslan Lord çok küçük yaşta Kral David'in askerlerinden biri olmuştur. Normandiya kanı, Viking kanı ve biraz da Kelt kanı taşıyan,ün'ü tüm İskoçya tarafından bilinen Waryk Kral David'den bir mesaj alır... Mesajın içeriğine dair hiç bir bilgisi yoktur ve öğrenmek için de bir isteği yoktur....

Kralın karşısına çıkmadan gölde sakin bir kaç saat geçirmek isteyen Waryk gördüğü manzara karşısında şaşkına uğrar... :D

Tam o sırada kraldan kaçan İrlanda asilzade ve Viking bir babanın kızı olan Mellyora MacAdin ile karşılaşır. Birbirlerinden haberleri yoktur ve o an da ikisi de KADER AĞLARI'na sarılırlar...

Kral Mellyora'yı Waryk'a uygun görmüştür. Ama küçük bir sorun vardır ! Mellyora'nın Laird Lion ile evlenmek gibi bir niyeti yoktur :) 


*İşte tam da burada Mellyora ve Waryk arasında ki çekişmeler,birbirlerinin başlarına bela açmalarını okumaktan büyük keyif alacaksınız :D


Mellyora ile birlikte MacAdin topraklarına sahip olacak olan Waryk, cesur gelinini ikna etmekten ve kaçmasını engellemekten kalbini dinleyemez. O bir İskoç savaşçısıdır ve son sözü her zaman o söyelyecektir....

*Her ne kadar gerçek hayatta soz sözü kadınlar sözylesede mevzu bahis İSKOÇ arkadaşlar ^^ Son sözü onlar söyler :)

Konu böylece başlar, birbirleri ile mücadeleri,kralların hesaplaşmaları, intikamla hazırlanmış tuzaklar ve kalplerini dinlemeyen iki cesur savaşçı...

Konunun ilerleyişi sizleri sıkmıyor yada sayfaları çevirmenizi engellemiyor. Hele bir de savaş sahnelerini okumayı seviyorsanız tam sizlik bir kitap...

Vikingler, Normandiyalılar ve İskoçlarla dopdolu bir kitap. Kitabın bence en olumsuz yanı dizgi hataları ve çeviriden kaynaklı ufak karışıklıklar. Bunları göz ardı ettiğinizde keyifli bir iskoç kitabı sizleri bekliyor....


__Kim tahimin ederdi Mellyora'nın "yaşlı,kötü kalpli Normandiyalı bir şövalyeye aşık olacağını"....

*Benim tahmin edemeyeceğim kesin :)

Okuyun efennim sizlerde keyif alacaksınız....



Rüya Kız







Read More




26 Mayıs 2014

HİSTORİCAL HUNTERS || Yeni Bir Başlangıç

Herkese Merhaba!

Efenim kitap piyasasındaki hareketliliğinin blog camiasında da görüldüğü şu günlerde, aklı fikri geçmişte kalmış günümüz bestseller ve popüler edebiyat akımından nasibini alamamış, alsa da çok anlamamış, anlasa da tarihi aşk romanlarından vazgeçememiş birkaç genç bayanın mutlu öyküsüdür okuyacağınız.




Hiçbir tevazu göstermeden söyleyeceğim pek çoğunuzun bildiği üzere tarihi aşk romanlarının türkiye temsilcisi obsesif okuyucu Küçük Kızın Büyük Kütüphanesi admini Küçük Kız aynı bloğun biricik yazarı aynı zamanda Kitap Rüyası sayfası admini Rüya Kız ve Asi’m, İllede Kitap bloğunun güzel mi güzel admini grubumuzun biricik Leydisi İnci, Kitapların Tatlı Cadısı olarak bildiğiniz biricik Cadımız Didem ve Anime ve Kitapsever bloğun photoshoıp manyağı admini Ebru oturduk konuştuk efenim.

Senelerdir tarihi aşk romanları üzerine verdiğimiz brifinglere, kesinlikle güvendiğimiz tavsiyelerimize ek olarak, bu roman türünü bizim kadar çok seven ve sıkı takip eden bizlerin neden bir etklinlik yapmadığını konuştuk. Sonra birden HİSTORİCAL HUNTERS ortaya çıkıverdi.

Peki neyiz biz? Ne yer içeriz, neler yaparız biz?
Read More




17 Şubat 2014

Kitap Yorum: GECEMİ AYDINLAT || Lisa Kleypas (Yorumlayan: Küçük Kız)

Bir tarihi aşk romanı incelemesinden herkese merhaba!

Lisa Kleypas’ın Hathaways Serisinin 3. Kitabı bence oldukça güzel bir kapakla Epsilon Yayınlarından geçtiğimiz haftalarda çıktı. Millet delirdi, delirdi tabi (:
Lisa Kleypas ile ve Hathaway Kardeşlerle henüz tanışmamış arkadaşlar için kısaca bir bilgilendirme yapayım. Ülkemizde yazarın bütün kitapları Epsilon Yayınlarından çıkıyor. Yazarın iki serisi şimdiye kadar çıktı.


**Wallflower Serisi;
1.Kitap: O YAZ
2. Kitap: BEN BÖYLEYİM
3. Kitap: SEVGİM SANA AİT ** Favorimdir. <3 Sebastian
4. Kitap: NİSAN YAĞMURLARI
5. Kitap: A WALLFLOWER CHRİSTMAS * Çevrilmedi.


Ve bugün yorumunu sizlerle paylaşacağım Hathaways Serisini incelersek;

**Hathaways Serisi;
1.Kitap: BENİMLE KAL <3Cam Rohan
2.Kitap: VAZGEÇEMEM SENDEN ** Favorimdir  <3 Kev -Merripen
3.Kitap: GECEMİ AYDINLAT **Yeni Favorim  <3 Harry
4.Kitap: MARRİED BY MORNİNG *Çevrilmedi.
5.Kitap: LOVE İN AFTERNOON *Çevrilmedi.

YORUM:

(Hathaway Kardeşlerden) Amelia Hathaway ile Cam Rohan’ın hikayesi ile ailenin içerisine bütün olarak girmiştik. Ablamızın hikayesinden sonra (benim ölümüne beklediğim ve kesinlikle hayal kırıklığına uğramadığım) Win Hathaway ile Kev Merripen’i de binbir güçlük ile birbirine yakıştırdıktan ve baş göz ettikten sonra küçük kız kardeşlerden ismi bende sürekli pamuk şeker hissi uyandıran Poppy Hathaway ile serimizin 3. Kitabına başlamış bulundum.
Read More




15 Aralık 2013

Kitap Yorum: AŞKIN GÜNAHI || Sophie Jordan (Yorumlayan:Rüya Kız)

Sophıe Jordan || Aşkın Günahı 
Bu yazarı seviyorum….
Okuduğum ilk kitabı “Düğün Gecesi” ni bitirdiğimde yazara hayran kaldım, 
ardından “Kendini Aşka bırak” kitabı ile ne yazarsa okurum dedim. 
“Seninle Bir Gece” kitabı ile duraklama evresi yaşasakta 
“Aşkın Günahı” ile yine yeniden sevilen ve beklenen yazarlarımın arasında yerini sağlamlaştırdı diyerek, bir sonraki kitaplarını beklemeye başladım bile....
Read More




18 Kasım 2013

Kitap Yorum: Adı Aşk Olmalı || Rachel Gibson (Yorumlayan: Rüya Kız)

  • Rüya Kız'dan herkese kocaman sevgiler....
  • Uzun zamandır yolunu gözlediğim yazar ve kitap yorumu ile sizleri ağırlamaya geldim...
  • iyi ettim değil mi :))
  • Adı Aşk Olmalı / Rachel Gibson
  • Bu yazar için kötü söz söyletmem ! mutlaka arada nazar boncukları oluyordur ama olsun,adı üstünde nazar boncuğu onlar…

Read More




11 Kasım 2013

Kitap Yorum: AŞKA ADANMIŞ BİR GÜN || Pamela Clare (Yorumlayan:Rüya Kız)

Aşka Adanmış Bir Gün / Pamela Clare 
AŞKA ADANMIŞ BİR GÜN
Yazar ile tanışmam birkaç yıl öncesine dayanıyor. İlk kitabını okuduğumda çok pişman olmuştum. Pişmandım çünkü seri tamamlanmadan başlamak her bir kitaba inanılmaz haksızlık gibi gelmişti… Ve pişmanlığımı aradan geçen yıllarda daha çok hissettim, zira kaplumbağa bile yayınevinden daha çok yol gitti diye bilirim.
İşte benim pişmanlığımın nedeni de tamamen bu… Bekledim Arkadaş ! çok uzun zaman bekledim serinin üçüncü kitabını okuya bilmek için….
Birinci  kitap TESLİMİYET yorumumu Nisan 2011 yılında, kitap çıktıktan birkaç hafta sonra yazdığımı hatırlıyorum,
Read More




24 Temmuz 2013

Samantha Grace || Beau Monde Serisi İncelemesi

 Herkese Merhaba!

Bugün sizlerin karşısına, Aspendos Yayınları tarafından çıkarılan yeni tanıştığım bir yazar olan Samantha Grace'in "Beau Monde" serisinin incelemesi ile bulunmaktayım. Yayınevi son bir atakla serinin ikinci ve üçüncü kitaplarını neredeyse 2-3 ay gibi bir arayla çıkardı. :) Bu çokda alışkın olmadığımız birşey malumunuz. (: Seri 4 kitap ve son kitabında aynı hızla elimize geçeceğini umut ediyorum :)

Bende serinin ilk kitabı var ikincisini aldım ancak henüz okuyamadım (: Bugünlerde direk listeye aldım kendisini okuyacağım.


Aşkta Yalan Olmaz kitabı önümüzdeki günlerde raflarda olacak. :) Eğer yeni bir historical romance arayışındaysanız bu seriye bir göz atın derim ;)

İncelemeler:

AŞKTA YALAN OLMAZ (#3. Kitap)

Yazar:  Samantha Grace 
Yayın Evi: Aspendos Yayıncılık
Türü: Aşk, Edebiyat, Roman   
Orijinal Adı: Miss Lavigne's Little White Lie
Basım: Temmuz 2013
Sayfa Sayısı: 375
Çevirmen: Serpil İnal
ISBN: 9786055175276

ALÇAK BİR ADAM ZOR BİR PAZARLIĞA GİRİŞİR… Ne pahasına olursa olsun kardeşini korumakta kararlı olan cesur Lisette Lavignein New Orleanstan kaçmaktan başka çaresi yoktur. Fakat İngiltereye giden tek bir gemi vardır ve gösterişli Kaptan Daniel Hillary Lisettein ailesini yalnız bir koşulla gemiye almayı kabul eder AMA BİR LEYDİ HER ZAMAN DİZGİNLERİ ELE GEÇİRİR… Daniel zor bir gemiyi idare etmekle övünür ve bir kadının uzun bir yolculukta dertten başka bir şey olmayacağını bilir. Ama Lisette onu bir centilmen olmanın bu durumda yapılabilecek en iyi şey olduğuna inandırdığında kendi katı kurallarını yıkmaktan başka bir şey yapamaz.

Kaynak: http://kitaptanitimlari.com/askta-yalan-olmaz-beau-monde-bachelor-serisi-3-kitap-samantha-grace.html

ALÇAK BİR ADAM ZOR BİR PAZARLIĞA GİRİŞİR… Ne pahasına olursa olsun kardeşini korumakta kararlı olan cesur Lisette Lavignein New Orleanstan kaçmaktan başka çaresi yoktur. Fakat İngiltereye giden tek bir gemi vardır ve gösterişli Kaptan Daniel Hillary Lisettein ailesini yalnız bir koşulla gemiye almayı kabul eder AMA BİR LEYDİ HER ZAMAN DİZGİNLERİ ELE GEÇİRİR… Daniel zor bir gemiyi idare etmekle övünür ve bir kadının uzun bir yolculukta dertten başka bir şey olmayacağını bilir. Ama Lisette onu bir centilmen olmanın bu durumda yapılabilecek en iyi şey olduğuna inandırdığında kendi katı kurallarını yıkmaktan başka bir şey yapamaz.

Kaynak: http://kitaptanitimlari.com/askta-yalan-olmaz-beau-monde-bachelor-serisi-3-kitap-samantha-grace.html


Aşkta Yalan Olmaz

Alçak bir adam zor bir pazarlığa girişir...

Ne pahasına olursa olsun kardeşini korumakta kararlı olan cesur Lisette Lavignein New Orleanstan kaçmaktan başka çaresi yoktur. Fakat İngiltereye giden tek bir gemi vardır ve gösterişli Kaptan Daniel Hillary, Lisettein ailesini yalnız bir koşulla gemiye almayı kabul eder...

Ama bir leydi her zaman dizginleri ele geçirir...

Daniel zor bir gemiyi idare etmekle övünür ve bir kadının uzun bir yolculukta dertten başka bir şey olmayacağını bilir. Ama Lisette onu, bir centilmen olmanın bu durumda yapılabilecek en iyi şey olduğuna inandırdığında kendi katı kurallarını yıkmaktan başka bir şey yapamaz...




SON BİR ŞANS DAHA (#2. Kitap)

Yazar: 
Samantha Grace 
Yayın Evi: Aspendos Yayıncılık
Türü: Aşk, Edebiyat, Roman
Orijinal Adı: Lady Amelia's Mess And A Half
Basım: Mayıs 2013
Sayfa Sayısı: 422
Çevirmen: İdil Dündar
ISBN: 9786055175214


Bazı insanlar kaderimizdir...
Jake, tutkulu bir öpücüğü paylaştıktan sonra onu terk ederek kalbini kırmıştı.

Leydi amelıa da en iyi arkadaşıyla evlenerek onun kalbini kırdı.

Dul bir kadın olarak şehre geri döndüğünde Leydi Amelia, kendisini karmaşık bir durumun içinde bulur: Jake'in zevk düşkünü hovarda ağabeyi dikkatini çekmeye çalışırken, Jake kendisini affettirip Amelia'dan ikinci bir şans daha ister.

Jake, hem Leydi Amelia'yı hem de samimiyetine inanmayan, Amelia'nın en yakın arkadaşı Leydi Kennell'ı erkeklerin de sevebilme kabiliyetinin olduğuna inandırmak zorunda kalır. Ancak Leydi Amelia'nın parçalara ayrılmış kalbini ancak onu gerçek bir aşkla sevebilecek bir erkek tamir edebilir.

Oysa Jake'in neye bulaştığına dair en ufak bir fikri bile yoktur.



ALÇAK ADAM  (#1. Kitap)
Yazar:  Samantha Grace 
Yayın Evi: Aspendos Yayıncılık
Türü:  Aşk, Edebiyat, Roman
Orijinal Adı: Miss Hillary Schools A Scoundrel
Basım: Ekim 2012
Sayfa Sayısı: 366
Çevirmen: Lea Ovadya
ISBN: 9786056328992


Kötüyü terbiye etmek zordur...
O, asla tek bir kadına bağlı kalmaz...

Güler yüzlü bekâr Lort Andrew Forest kendi sefası içinde yaşamakta ve bundan hiç pişmanlık duymamaktadır. Ancak ailesinin, evlerinde misafir ettiği güzel hanım onu yatağa atıp ardından veda bile etmeden ortadan kaybolunca kendi tuzağına düşmüş olur. Eğer bu kurnaz kadını bulursa ona bir erkeği nasıl sevmesi gerektiği konusunda bir iki ders verecektir.

O, kalbinin kırılmasına asla müsaade etmez...

Hayallerindeki gösterişli erkeğin yalancı, alçak adamın biri olduğunu öğrenen Lana Hillary bu açığı kapatmak için saygın bir centilmen arayışı içerisindedir. Ancak karşısına çıkan tüm erkekler son derece sıkıcıdır. Doğasındaki cüretkârlığı daha fazla bastıramayan Lana sonunda uzak durmaya yemin ettiği türdeki bir adama gönlünü kaptırarak başına bela alır.




Read More




29 Mayıs 2013

Kitap Yorum: O YAZ || Lisa Kleypas ( Wallflowers Serisi #1)



Merhabalar Küçük Kızın Biricik Okuyucuları(:
Bu yazıya hazırmısınız bilmiyorum (: yine kendime mani olamadım yazdım durdum. En azından bu sefer önden uyarıyorum (: 
 Şimdikten iyi okumalar efendim. (:

ÖN BİLGİ:
Küçük Kız historical romance'larına kesin geri dönüşünü bu post ile  resmen yaptı sevgili okurlar.
Adli Tatil’in yaklaşması ile duruşma yoğunluğunun azalması ve dil kursumun dönem arasına girmesi ile sizleri bolca tarihi aşk romanı incelemesine boğmayı düşünüyorum. [Yani umarım, başıma yeni yeni işler çıkmazsa (: ] Lisa Kleypas, “Historical Romance Yazarları Top 10” listemde yer alan yazarlardan biridir. Ülkemiz de bütün kitapları Epsilon Yayınlarından çıkmakta. (Tabi ki şaşırmadınız.)

Yazarın yazım stilini ve kurgulama tekniğini genel olarak incelersek, her kitabında Julie Garwood ile aşina olduğumuz espirili dialoglar ile dolu ve kesilikle kendine has, kitabın sonuna kadar kurguya bağlı ve ayağı yere basan karakterler yarattığını görüyoruz. (Bu sık karşılaşılan bir durum değil ne yazık ki.)

Belki de Lisa’yı bu kadar keyifle okumamın sebebi erkek karakterlerinin bütün kusurları ile kitabın başından sonuna kadar ortada olmalarıdır. Hemen bir düzelme, ilk aşkın heyecanı ile derhal bütün karakterin değişmesini bulabilmek imkansız. Karakterlerinin kusurlarını örtme veya gizleme ihtiyacı olmadan, düzeltme gereği bile duymadan kusurlu kadınları ile yaptığı mükemmel eşleşmeleri ile karşılıyor bizi bütün kitaplarında.

Kadın karakterlere de aynı acımasızlıkla davrandığını söylemeden geçmeyelim. Kleypas çiftlerinin hepsi kendi içlerinde uyumu yakalabilmiş kusursuz uyum örnekleri olarak kendisine hasta bırakıyor.

Romance kitaplarda asıl olan ana karakterlerin akış içerisindeki sadakati ve gerçekçiliğini Lisa Kleypas’ ın bütün kitaplarında görebilmek mümkün. (ki kurgunun yanında kitabın kalitesini kesinlikle buradan anlarsınız.) Birbirine kesinlikle benzemeyen karakterler yaratıp her bir kitabında sizi kendisine hayran bırakacak bir kurgu yaşatmayı nasıl beceriyor inanın algılayabilmiş değilim. Ama o Lisa yapar yani şaşırmamalıyız. (:

Seri Bilgisi:
Wallflowers* Serisi:
1- O Yaz
2- Ben Böyleyim
3-Sevgim Sana Ait
4-Nisan Yağmurları
5- A Wallflower Chrismas (Çevrilmedi)
Read More




28 Kasım 2012

Teslimiyet - Pamela Clare / Kitap Özeti

Teslimiyet - Pamela Clare / Kitap Özeti SPOİLER İÇERİR!
Baştan uyarımı yapayım bu özet fazla +18 gibi bir şey olmuş ama çok beğendim, direk sizinle paylaşıyorum :)

Kitabımızın ismi surrender (Teslimiyet) - Pamela Clare


Karakterimizin ismi İain
, Kızımızın ismi ise Annie, ikiside İskoç bunların ama hikayemiz Amerikada geçiyor. Yıl 1750 öhöm bizim Annie miz bir kont kızı babası bir savaşta ölmüş annesiyle beraber babasına benzettiği için çok sevdiği amcasında kalıyorlar. bir gün annesi kötü bir şey olursa mücevherleride almasını söylüyor annie ye kzı endişeleniyor ama annesi ne olduğunu demiyor sonra o gece annesinin odasına gidiyor bir de bakıyor ki amcası annesini yatağa bağlamış kadınla beraber oluyor ama kırbaç felan kullanıyor adam sonra adam birden annesini boğmaya başlıyor adamın bir hayatın ellerinde sonlanır gibi olup yeniden doğmasından sapkınca bir zevk alıyor kızın annesi o gece ölüyor kızda koşup mücevherleri aldığı gibi kaçıyor oradan ama bir süre sonra yakalanıp amcasının hırsızlık yaptı iddiasıyla hapsediliyor.

Read More




Kalbimi Sana Verdim - Elizabeth Hoyt / Kitap Özeti

Kalbimi Sana Verdim - Elizabeth Hoyt / Kitap Özeti

Yazar: Elizabeth Hoyt
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Çeviren: Fulya Gümüşpala Teke
Basım Tarihi: Ağustos 2010
Orjinal Adı: The Leonard Prince
Sayfa: 440

Baş Karakterler

Lady Georgina Maitland yirmili yaşlarının sonlarında, kızıl saçlı, uzun boylu bir bayandır. Hiç evlenmemiş, sadece başından kendisinin bile nasıl olduğuna anlam veremediği bir nişan dönemi geçmiştir. Babası avlanırken kaza geçirip ölmüş ve annesi de hastalık hastası olmuştur. Bir kız kardeşi (Violet) ve 3 erkek kardeşi vardır.

Read More




26 Kasım 2012

Sonsuza Kadar - Judith McNaught / Kitap Özeti



  SONSUZA KADAR
 
 Judith McNaught'ın en güzel aşk romanlarından biri olan 'Sonsuza Kadar', özgür ruhlu, Amerikalı bir genç kızla huysuz bir İngiliz lordunun hikayesi.
Anne babasını kaybeden Victoria, uzak bir akrabasının yanına sığınmak üzere, uzun bir okyanus yolculuğu yaparak İngiltere'ye gelir ve kötü şöhretli Lord Jason Fielding ile tanışır. Lordun küstahlığı karşısında şaşkına dönse de, bir panterin acımasızlığına ve zarafetine sahip olan genç adam ona çok çekici gelir. Karşı koyamadığı bu çekim sonucunda, kendini Jason ile evli bulduğunda, Victoria için mücadele ve üzüntü dolu günler başlamıştır. Genç kız pek çok sınavdan geçecek, bu arada koşulsuz sevmeyi, özveriyi ve sonunda ulaştığı sonsuza dek sürecek aşkın değerini bilmeyi öğrenecek; taş yürekli Lord Fielding'e de aynı şeyleri öğretecektir.
Read More




Tutku - Lisa Valdez / Kitap Özeti


Tutku - Lisa Valdez / Kitap Özeti


Passion Elizabeth Dare, iki yıl önce kocasını kaybeden bir duldur. Yastan çıkmasına çok az bir vakit kala Londra’ya halasının yanına gelmiştir. Bir gece kuzeni Charlotte ile buluşmak için halasıyla beraber ünlü Kristal Saraya gelir. Kuzenini ararken üç afacan çocuğun devirdiği palmiye üzerine düşmek üzereyken kendini aniden güçlü kollarla sarıp sarmalanmış bir halde bulur. Kurtarıcı o kadar yakışıklı ve güçlüymüş ki Passion’un adeta gözleri kamaşır. Kurtarıcı onu bırakıp giderken arkasından bakakalır. Tam hayal gördüğünü düşünürken kurtarıcı birden dönüp Passion’un gözlerinin içine bakar ve karalı bir şekilde ona doğru gelmeye başlar. Sarayın her bölümünde onu takip eder. Yanına yaklaşır veee ona dokunmaya başlar. Passion ona mani olamaz,, olmak istemez. Hayatında bir kere rutinin dışına çıkmak ister. Ve kurtarıcı onu gotik mobilya bölümündeki büyük bir panonun arkasına çekip öpmeye başlar...Ve orada panonun arkasında birlikte olular.

Langley Kontu Mark Randolf’a, cadı annesinin pis bir arkadaşı tarafından şantaj yapılmaktadır. Bu zamana kadar kardeşi bildiği Mathew meğer bir bahçıvanın oğluymuş. Annesi o vakit bu sefilliğini ballandıra ballandıra bir arkadaşına mektupla anlatmış. Ve kardeşi şimdi nişanlı, saygın, babasını seven, onun hatıralarına saygı duyan bir erkek. Abigail Lawrence eğer kızıyla evlenmezse bu mektubu gazetede yayınlayacağını söyler. Çaresiz Mark şantajcıya boyun eğer. Ama o mektubu evlenmeden önce bulmak için de bir casus tutmuş. O gece de kristal Saraya şantajcının kızını görmek için gitmiş ama o güzel kadınla karşılaşmış…

Passion onu tekrar görmek umuduyla ertesi gün yine Kristal saraya gider. Ve kurtarıcıyla yine karşılaşır. birbilerine sadece isimlerini söylerler ve yine büyük panonun arkasında birlikte olurlar ama bu sefer ilkinden daha tutkuludurlar. O günün ilerleyen saatlerinde Passion kuzeni Charlette’ye resim dersi verirken aklınde sürekli Mark ve onunla yaşadıkları vardır. Aşıklar sürekli birbirlerini düşünür,bir sonraki karşılaşmalarını dört gözle beklerler. Fakat Passion böyle devam edemeyeceğini düşünmektedir. İki gün, sadece iki gün sonra Mark’a veda etmesi gerektiğini bilir,ondan sonra kendisine sadece yalnız ve mutsuz hayatında hatırlayacağı güzel anıları kalacaktır. Sonraki gün görüştüklerinde Mark onu sadece müzede değil evde, dışarıda, heryerde görmek istediğini tanınmamak ve hamile kalmaması için bütün önlemleri alacağını söyler heyecanla. Passion zaten üç yıllık evliliğinde hamile kalamadığını, sorunun sadece böyle devam edemeyecek olduklarını,iki ay sonra Londra'dan ayrılması gerektiğini, ertesi gün son kez görüşeceklerini söyler ve çeker gider. Mark şaşırır kalır ve hemen kardeşine koşup onu evine kadar takip etmesini söyler. Kendisi mecburen evleneceği kızla tanışmaya gidecektir. Kızla tanışır ama ondan hiç hoşlanmaz. O’na göre annesinin bakısında, pısırık bir kızdır ve şantajdan mutlaka haberi vardır. Kıza tahammül edemez, soğuk davranır.Gecenin ilerleyen saatinde Passion'un evinin önüne gelir ve penceresine taş atar.(penceresi olduğunu nereden mi biliyor? Çünkü kardeşi,Passion'u evine kadar takip edince o pencerede görünene kadar evin önünde beklemiş) Passion onu görünce panikler, şaşırır. Mark zorda olsa onu görüşmeye devam etmek için ikna eder. Ve artık Passion sevgilisini şehirden gideceği zamana kadar geceleri odasına almaya razı olur…

Passion’un kuzeni Charlotte bir gün elinde gazeteyle eve gelir, bir kontla nişanlandığını ilanın gazete de yayınlandığını söyler, nişanlısının ona soğuk davrandığını anlatır. Passion kuzenini teselli eder kontun onu bir mutlaka seveceğini söyler. Charlotte Passion’a nişan yemeğine gelmesi için yalvarır. Passion kuzeninin annesini sevmediği halde kuzeni için kabul eder davetini. Davetin yapılacağı eve gelir,,, içeriye girer ve kuzeninin yanında sevdiği adamı, Mark’ı görür.... şok olur ne yapacağını bilemez hemen oradan ayrılır. Mark da şok olmuştur, giden kadının arkasından çaresizce bakakalır. Ama yemek bitince koşar Passion’a her şeyi anlatır, görüşmeye devam etmek istediğini söyler. Ama Passion kuzeninin masum olduğunu görüşmelerinin doğru olmadığını söyler. Mark çılgına döner. Nasıl dönmesin Passion onu yalnız bırakmış, annesi kendinden başkasını umursamaz, adi bir kadının şantajına uğruyor, kardeşinin hiçbir şeyden haberi yok ve tuttuğu casus mektubu hala bulamadı…

Passion ertesi gün artık evine dönmeye kararlı kuzeninin evine gider, nişan yemeğinde olanlar için özür diler ve gideceğini söyler. Kuzeni annesi ile birlikte evlilik hazırlıkları ve kutlamalar için kontun malikânesine gidecektir.Charlotte, Kontun soğuk tavırlarına karşı kendisine destek olmak için Passion’un da gelmesini ister. Kontla evlenmesi gerektiğini, eğer onu bırakırsa itibarının sarsılacağını anlatır. Passion sevdiği adamın kuzeninden ayrılmamasını önlemek için bu teklifi kabul etmek zorunda kalır. Kardeşlerini de (Patience ve Primrose) gittiği yere çağırır. İki sevgili birbirlerini artık sadece uzaktan uzağa görürler ve hiç konuşmazlar.Günden güne erirler... Mark kapana kısılmıştır ne yapacağını bilemez. Passion’un kardeşleri ile olan bağını gördüğünde O na sevgisini itiraf etmesi gerektiğini anlar. Belki o zaman her şey daha kolay olacaktır… kararlı bir şekilde Passion’un odasına gider ‘’Seni seviyorum… lütfen…Passion sev beni’’ diye yalvarır. Passion duyduklarına inanamaz O da Mark’a aşkını itiraf eder. Birbirlerine sarılıp dakikalarca ağlarlar, sözler verirler… ve Mark Passion’un odasından ayrılınca Charlotte O na bir mektup verir. Mektubu okumadığını ama annesinin bu mektupla şantaj yaptığını anladığını söyler. Mark geç gelen bu mucizeye şaşırır...kıza teşekkür edip mektubu alır ve ateşe atar…

Diğer taraftan Passion Mark odasından ayrılır ayrılmaz bütün bu yaşadıklarını kaldıramaz ve tüm yediğini çıkarır. Bu rahatsızlık günlerce sürer odasından çıkamaz olur. Ve kardeşlerinin de uyarmasıyla Passion hamile kaldığını, Mark’ın bebeğini taşıdığını anlar. Ona göre bu bir mucizedir. Mark Ona önce sevgisini, şimdi de bebeğini vermiştir. Ama bebeği babasız büyütmek zorunda kalacaktır. Bir bahane bularak ertesi gün malikâneden ayrılmaya karar verir. O akşamki kutlamada bir yolunu bulup bahçede buluşurlar, son kez dans ederler. Passion Mark’a ayrılacağını bildirir, Mark itiraz edemez çünkü her şey onun içinde çok zordur. Ayrılırken birbirlerine en derin hasretle, bir daha görüşmeyeceklerini bilerek sarılır, ağlarlar… ve ertesi gün Passion karnında Mark’ın bebeği, yüreğinde onun aşkı gider uzaklara…

Düğün sabahı her şey hazırdır artık. Mark hayatını bitiren imzayı atmaya çok yaklaşmıştır. Ama oda ne? Tuttuğu casus elinde bir gazete koşarak gelir okumasını ister, her şeyin ortaya çıktığını söyler. Meğer annesi Abigail’e iki mektup yazmıştır. Abigail’in hizmetçileri de kadını sevmedikleri için evde kalan diğer mektubu çalıp gazetede yayınlatırlar. Mathew her şeyi öğrenir,kahrolur, Mark’a hala zamanı varken sevdiği kadına koşmasını söyler. Mark önce Charlotte ile konuşur itibarını korumak için isterse hala onunla evlenebileceğini söyler ve içinden kabul etmemesi için dua etmeye başlar. Veeeee Charlotte böyle bir evliliği kabul edemeyeceğini söyler. Bunun üzerine Mark Charlotte’ye kuzenini sevdiğini şimdi ona gideceğini anlatır. Ve Passion’a gider, her şeyin bittiğini, kabusun sona erdiğini, artık kavuşmaları için hiçbir engel kalmadığını anlatır ve önünde diz çöküp evlilik teklifi eder. Passion gözyaşlarıyla onlarca evet diyerek kabul eder, hamile olduğunu söyler,,, birbirlerine sıkı sıkı sarılırlar veeee sonnn.




http://www.forumla.net/kitap-ozetleri/40499-tutku-lisa-valdez-kitap-ozeti.html
 

Alıntıdır Efendim. Direk Link Buyrunuz... 
Read More




Judith McNaught - Düşler Krallığı / Kitap Özeti



- Kitap Tanıtımı -

Bir İskoç dükünün kızı olan Jennifer Merrick, 'Kurt' lakabıyla anılan İngiliz Claymore Dükü Royce Westmoreland tarafından manastırdaki okulundan kaçırılır. Dük, düşmanlarının yüreğine dehşet salan, adını duyan herkesin dudağını uçuklatan bir savaşçıdır, ama Jennifer de onun ününü umursamayacak kadar inatçı ve yürekli bir kızdır. Ailesine saldırmak üzere olan savaşçı kendisini tutsak aldığında, ondan kurtulmak için akıl almaz bir zeka kıvraklığı ve özgüvenle, küstah, alaycı ve yakışıklı düşmanını şaşkına çevirir.
Ancak onun güçlü kollarında aşkı bulduğu andan itibaren Jennifer için hayat; gururunun, ailesine karşı hissettiği vefa ve koruma duygularının, karşı koyamadığı bir aşkla çatıştığı tehlikeli bir tuzağa dönüşecektir...



- Özeti -

Hikayemiz Jennifer Merrick’ın kız kardeşi Brenna ile babası tarafından kapatıldığı manastırdan Royce ‘un kardeşi Stefan Westmoreland tarafından kaçırılmasıyla başlar. Stefan kızları manastırın bahçesinde görüp Lord Merrick’in kızları olduğunu duyunca ikisini birer çuvala sarıyor ve hopp diye eyerlerine atıp, Royce’un çok sevineceğini düşünerek kampa doğru yola koyuluyor, tabi mücadeleci Jennifer’ı, Brenna kadar kolay eyerine atamıyor. Jenny kafasını taşa çarpıp bayılıyor ancak öyle atıyor.

Read More




Beni Baştan Çıkarma - Loretta Chase / Kitap Özeti

Hikaye baş kahramanımız Lucien’in 10 yaşındayken anne babasını kaybetmesiyle onu ve abisini kanatları altına alan Lord Lexham’ın yazları kır evine gidip orada tanıştığı Lexham’ın kızı 5 yaşındaki Zoe ile olan maceralarıyla başlıyor. Zoe tam bir baş belası yaramaz bir kız olarak sürekli başını derde sokuyordu ve onu belalardan kurtaran da hep Lucien oluyordu. Her yaz birbirleriyle bu şekilde vakit geçriyorlardı.
Aradan 19 yıl geçtikten sonra Lucien artık on birinci Marchmont dükü olmuştu ve yakışıklılığıyla tüm kadınların gözdesiydi. Zoe ise 12 yıl önce ailesiyle doğu Akdeniz gezisi sırasında ortadan kaybolmuştu yıllarca arandığı halde bulunamamıştı. Bir gün birdenbire ortaya çıktı yıllardır haremde olduğu öğrenildi ve Lucien de bunun gerçekten Zoe olup olmadığını anlamak için evlerinin yolunu tuttu. Lexham’ların evine geldiğinde aile tam olarak bir kaos içindeydi her kafadan bir ses çıkıyordu Zoe ile ilgili ne yapmaları gerektiğini düşünüyorlardı eğer zengin biri ile evlenirse dedikoduların önünü kesebilceklerini düşünüyorlardı ayrıca yıllardır İngiltere’de olmadığı için de sosyeteye takdim edilmesi takdim etmek için önemli bir ismin yani bir dükün yardımı gerekiyordu bu işi üstlenen de Lucien olduJ Kraliyet ailesine takdimini sağlamakla görevlendirildi ama daha önce terzilere gidilip uygun kıyafetlerin alınması gerekiyordu fakat Zoe o kadar sabırsızdı ki kendi başına dışarıya çıktığında Lucien ile karşılaştı ama ondan kaçmaya başladı Lucien de peşinden koştu yakaladığında onu bi güzel azarladı tabi daha sonra bu bi öpüşmeye dönüştü ama kısacık herkesin içinde fazlası da olamazdı zaten sonra birlikte terziye gittiler kıyafetlerini seçerken Zoe çok baştan çıkarıcı davranıyordu Lucien çıldırıyordu bu duruma. Zoe eve geldiğinde Lucien’in bir metresi olduğunu ve şafak vakti ata bindiğini öğrendi ve ertesi sabah o da ata binmye gitti orada kadınla karşılaştılar Lucien’de olayı duyunca oraya gitti tabi yine Zoe’yi azarladı yine Zoe ondan kaçıp koşmaya başladı bu sfer onu yakaladığındaysa ikisi birlikte yere yuvarlandılar ve olan oldu öpüşmeye başladılar sonra daha cüretkar olmaya başladıklarında ise Zoe’nin ablası onları ayırdı ve azarladı. Daha sonra Lucien onun için bir davetiye ayarlamayı başardığında kıyafet hazırlıkları başladı ve o hazırlıklar esnasında Lucien eve geldiğinde yine Zoe’nin güzelliğinden etkilenmiş vaziyetteydi ve yine kaçamak yaptılar. bu böyle sürerken davet zamanı geldiğinde Zoe alnının akıyla o işten sıyrıldı ve sosyeteye takdim edilmiş ve kabul edilmiş olarak artık insanların arasına karıştı Lucien ile birbirlerine sarılarak mutluluklarını paylaştılar eve dönerken mecburiyetten ikisi başbaşa aynı arabaya binmek zorunda kalınca ateşle barut yan yana duramadığından yine birbirlerine yakınlaştılar ve bu sefer sonuna kadar gittiler böyle olunca Lucien artık evlenme teklifi etti Zoe de kabul etti. Ve çabucak evlendiler ilk günler neredeyse yatak odasından başka bir oday kullanmadılar (doğal olarak) sonra Zoe evin yönetimini ele almak istedi ve hesapları kontrol etmek isteyince kocasıyla aralarında bir tartışma yaşandı ama sonra tatlıya bağlandı ve hesapları kontrol edince Zoe yıllardır kocasının hizmetçileri tarafından dolandırıldığını fark etti masrafları fazla göstererek aradaki farkı cebe indiriyorlardı bu ortaya çıkınca uşak ortadan kayboldu ve intikam alacağını söyledi ve birgün Zoe’nin arabasının önünü keserek saldırıda bulunmaya çalıştı ama Zoe kurtuldu uşak kaçtı Lucien bu durumdan çok etkilendi onu korumak için evden dışarı çıkmasını yasakladı tabi Zoe çıldırdı ama kabul etmek zorunda kaldı. Uşağın vazgeçmeyeceğini bildiklerinden ona tuzak hazırladılar Lucien evden gitmiş gibi davrandı ve uşak bir gece eve gizlice girip Zoe’yi yatağında öldürmeyi planlarken yatakta Lucien ile karşılaştı ve tuzağa düştü… ve çiftimiz yeniden mutlu mesut hayatına geri döndü…

Beni Baştan Çıkarma - Loretta Chase / Kitap Özeti


*** www.forumla.net' den alıntı yapılmıştır. *** Sevgilerle,

Read More




Seni Beklerken - Judith McNaught / Kitap Özeti

Seni Beklerken - Judith McNaught / Kitap Özeti

 

KARAKTERLER
Alexandra Lawrence : Kitabın başlarında 17 yaşında olan kadın karakter. Kasabada büyüdüğü için soyluların kurallarını öğrenmekte güçlük çeken, zeki ve özgür ruhlu bir kızdır. Felsefe sözlerden sürekli alıntılar yapar

Jordan Towsende : Hawthorne Düküdür. 27 yaşındaki Jordan, anne ve babasının evliliği nedeniyle aşka inanmaz ve kadınlara güvenmez. Çapkınlığından dolayı HAWK lakabını almıştır. Avrupa’nın en zengin düklüğünü yönetmektedir.

Anthony Towsende : Jordan’ın kuzenidir. Kuzeninin aksine hayat doludur ve aşka inanır. Jordan’ın öldüğü sanılınca, Alexandra’yla evlenmek istemiştir.

Dul Düşes : Jordan’ın büyükannesidir. Kibirli bir soylu olan düşes, Jordan’ı büyütmüştür

ÖZET
Alexandra, arkadaşlarının doğum günü kutlamasından dönerken yolda saldırıya uğrayan bir at arabasının yardımına koşar. Üstünde arkadaşlarıyla dövüş yaparken giydiği şövalye giysileri vardır. Haydutlar Jordan’ı hırpalarken, Alex eline geçen silahla haydutlardan birini öldürür, diğeri de korkudan kaçar. Katil olmanın şokunu yaşayan Alex fenalaşır ve bayılır.
Şövalye giysileri içindeki Alex’i erkek çocuğu sanan Jordan kızı en yakındaki hana götürür ve üstündeki ağır çelik giysileri çıkarmaya başlar. Kendine gelmeye başlayan Alex birden paniğe kapılır ve Jordan çocuğun erkek olmadığını anlar. Bu arada kasaba sakinleri arasında Jordan’ın, Alex’i hana götürdüğü haberleri yayılmıştır.
Jordan hayatını kurtaran kızı evine bırakır ve alnına veda öpücüğü kondurur. Alex hiç bilmediği duygularla sarsılırken, Jordan büyükannesinin evine gitmek için kasabadan ayrılır.
Ertesi gün Jordan’a ziyaretçileri olduğu söylenir gelen Alex, annesi ve kendileriyle yaşayan büyük amcasıdır. Jordan Alex’in ailesinin para istediğini sanıp onlara para teklif etmeyi düşünür. Ama Alex’in annesinin düşünceleri çok farklıdır. Kasabada herkes Alex’in dedikodusunu yapmaya başlamış, kızını zengin bir damatla evlendirme planları suya düşmüştür. Kendini bırakıp giden kocasına karşı duyduğu öfkeden dolayı Jordan’ı cezalandırmak ister. Hawthorne Dükü Jordan Towsende, ya kızıyla evlenecek ya da onu tüm dünyaya rezil edecektir. Jordan ilk başlarda buna şiddetle karşı çıkmasına rağmen kadının dediğini yapacağını biliyordur, üstelik bu olaydan en çok zarar gören Alex olacaktır. Alex utanç içinde otururken Jordan’ın hor gören bakışlarını üzerinde hissediyordur. Buna ek olarak Jordan’ın büyükannesi kibirle Alex’i incelerken. Tony’nin yüzünde gizlemediği bir tebessüm vardır.
Jordan Alex’in zarar görmemesi için evlenmeye ikna olmuştur. Düğün 3-4 gün içinde yapılır. Alex mutlu bir evlilik hayalleri kurarken, Jordan Alex’i Devon’a bırakıp çapkınlık dolu eski hayatına dönmeyi planlıyordur. Alex sevgisini ve hayatında en çok sevdiği kişi olan dedesinin saatini Jordan’a vermiş karşılığında kuru bir teşekkür almıştır. Buna rağmen her geçen gün Jordan, Alex’in gençliğinden, güzelliğinden, masumiyetinden ve zekâsından etkilenmektedir. Arzularını daha fazla bastıramaz ve yolculuk sırasında beraber olurlar.
Londra’ya gitmek için uğradıkları limanda Alex’e olan duyguları nedeniyle kafası karışan Jordan, Biraz hava almak için gemiden çıkar ve bir daha dönmez. Bir hafta haber bekledikten sonra Jordan’ın öldüğü haberi gelir ve Alex yıkılır.
Kocasının ölümünden sonra bir de Hawthorne’nin dul düşesi Alex’e cephe almış, onun parasız kaldığı için bu kadar üzgün olduğunu söyleyip kıza sırtını çevirmiştir. Kadının sözlerine dayanamayan Alex ona bağırarak kocasını çok sevdiğini söylemiş, kadının arkasına bakmadan odadan çıkmasını sağlamıştır. Daha sonra yaptığı şeyden pişman olmuş hasta düşesten özür dilemiş ve araları düzelmeye başlamıştır.
Alex her gün uşaklardan kocasının hayatını dinliyor, onun nasıl bir gençlik yaşadığını öğreniyordur. İyice içine kapanmıştır. Buna gören dul düşes Tony’nin de yardımlarıyla Alex’i sosyeteye tanıtmaya karar verir. Uzun ve yorucu derslerden sonra Alex artık hazırdır. Sosyeteye takdim sırasında güzelliğiyle herkesi büyülemiştir. Sivri diliyle herkesi eleştiren Roddy, büyükannesini de eleştirince Alex dayanamaz ve dansı yarım bırakır. Herkesin içinde rezil olan Roddy intikam olarak Alex’i her fırsatta eleştirir ve küçük duruma düşürür. Alex’in üzgün halini gören Tony, ona kocasının gerçek hayatını anlatır. Jordan, Alex’in sandığı gibi biri değildir. İngiltere’nin en zampara kişisidir ve Londra’da ilişkiye girmediği hemen hemen hiçbir kadın yoktur. En önemlisi de Alex’i, Devon’a yollayıp kendisi hayatına kaldığı yerden devam edecektir. Gerçekleri öğrenen Alex, ilk başta Roddy ile arasına düzeltir ve zekası sayesinde kısa zamanda popüler olur. Zengin mirası ve güzelliği nedeniyle talipleri her geçen gün artar hatta biri onu kaçırmaya bile cesaret eder. Dul düşes, Alex ve Tony’nın evlenmesini ister. Her ikisi bu düşünceye önce karşı çıksalar da en sonunda nikah günü gelir. Kilise de nikah kıyılırken arkadan gelen bir ses evliliğe mani olur. Gelen Jordan’dr.
Jordan bir sene önce gemiden inerken arkasına vurulan sert bir darbeyle bayılmış ve insan kaçakçılarının eline düşmüştür. Bu süre içinde hep Alex’i düşünmüş, ona yaptığı haksızlıklardan dolayı pişman olmuştur. Bekçilerin boş bir anından yararlanarak hapishaneden kaçmış ve karısının yana gelmiştir. Karısının ve kuzeninin evleneceğini öğrendiğinde sinirden deliye dönmüş ama bunu saklamayı başarmıştır. Nikah tamamlanmadan kiliseden ayrılıp eve dönerler. Jordan, Alex’e bazı yasaklar getirir ve uymasını emreder. Bunların arasında Tony ile görüşmemekte vardır. Ama Alex bıraktığı saf çocuk değildir artık Jordan’ın emirlerine uymaz ve ondan boşanmak ister. Kendi hayatını kuracak kadar parası olmadığı için kocasına karşı bir iddia oynar ve bu tüm Londra’nın diline düşer. Jordan Alex’in bu asi hallerine sinirlensen de onun eski hayatını bildiğini ve bu yüzden böyle davrandığını öğrenir. Alex’le bir anlaşma yapar. 3 ay boyunca evli kalıp birbirlerine iyi davranacaklardır, eğer bu üç ay sonunda Alex hala boşanmak isterse Jordan ona yüklü bir para verip boşanacaktır.
Hawthorne’ye gidip orada yaşamaya başlarlar. Alex, Jordan’a karşı soğuk davranmak istese de bunu pek başaramaz. Jordan’a karşı koyamaz çünkü onu hala seviyordur. Ama kocasının değişen ruh hallerine bir anlam veremiyordur. Tony ona Jordan’ın çocukluğunu ve ailesinin skandallarından bahsedince Alex kocasını kazanmaya karar verir ve ona hayatın güzelliklerini göstermeye başlar. Jordan karısının davranışlarına bir anlam veremese de bu hali hoşuna gidiyordur. Alex’i tıpkı bir sene önce olduğu gibi görmeye başlar. Her gün yürüyüşlere gidip piknik yaparlar. Piknik dönüşünde Jordan bir hizmetçinin kendi şarabından içtiğini ve zehirlendiğini öğrenir. O şarap Alex’in içmesi için ısrar ettiği şaraptır. Jordan karısının kendisini öldürmek istediğini düşünmeye başlar üstelik yasak koymasına rağmen karısı gizlice Tony ile buluşuyordur. Ve Londra’da karısının cüssesine çok benzeyen yüzü peçeli biri tarafından vurulmak istenmiştir. Karısının ihanetiyle sarsılmış ve ondan nefret etmeye başlamıştır. Alex de kocansın bu hallerini fark etmiş üzülmektedir. Ama yine de sürpriz doğum günü partisinin hazırlıklarına Tony ile devam ederler.
Doğum gününde Jordan, Alex’in maskesini düşürmeye karar vermiş, karısının yaptığı yürüyüş teklifini kabul etmiştir. Açık alana geldiklerinde yapılan şenliği ve Londra’daki birkaç yakın arkadaşlarını görür ve Alex, Jordan’ın doğum gününü kutlar. Kafası karışan Jordan bir tepki veremez ve Alex daha çok üzülür. Herkes eğlenirken Jordan bir köşeye çekilmiş karısının melek mi yoksa şeytan mı olduğunu düşünür. Arkasından gelen bir sesle olduğu yere çakılır. Onu öldürmek isteyenler yine iş başındadır. Jordan ve arkasındaki haydut açıklık alandan ormana doğru ilerlerken Jordan ani bir hamleyle haydudu etkisiz hale getirir ve onunla kendisini götürmek istediği yere gider.
Alex, Jordan’ın yokluğunu fark etmiş ve her yerde onu arıyordur. İçinde kötü bir his vardır. Tony ile birlikte kocasını aramaya çıkarlar. Jordan’da küçük kulübede kapıdan girecek haini beklemektedir. İçeriye hiç beklemediği halası girer ve yeğenini kendisinin öldürtmek istediğini söyler. Eğer Jordan ölürse düklük kendi oğluna kalacaktır ama Jordan bu işin içinde Alex’in de olduğunu düşünür. O esnada Alex kulübeden içeriye Tony ile birlikte girer ve Jordan şüphelerinde haklı olduğunu sanır. Alex’i biraz hırpalar ve onu hapishaneye göndereceğini Tony’i de öldüreceğini söyler. Halası ağlayarak Tony’nin hiçbir şeyden haberi olmadığını her şeyi kendisiyle diğer oğlunun planladığını anlatır. İçeriye Jordan’ın tuttuğu dedektifte girince tüm silahlar patlar. Kollarına yığılan karısının yine korkudan bayıldığını sanan Jordan, Alex’in başından akan kanları görünce şok olur. Alex’e ölmemesi için yalvarırken hiç umut olmadığının kendi de farkındadır. Doktor Alex’in odasından çıkar ve hiç umut olmadığını Jordan’a ona veda etmesi için içeri girmesini, karısının en geç bir iki saat içinde öleceğini söyler. Jordan ilk ve tek aşkına ölmemesi için yalvarmayı sürdürür. Saatlerce konuşur bazen yalvararak, bazen tehdit ederek bazen de tatlı dille. Tam ümidini kaybetmişken Alex’in bir şeyler sayıkladığını duyar ve bir anda dünyası tekrar aydınlanır.


*** www.forumla.net 'den alıntıdır. Sevgilerle, ***
Read More




Fidye - Julie Garwood / Kitap Özeti

Fidye - Julie Garwood / Kitap Özeti




Kapak Fransa kapağıdır.



Efenim bir kitap özetimize daha hoşgeldiniz. Bu seferki özetimiz başlıktada belirttiğim gibi Sır'ın devam kitabı olan ve adından pek bir bahsettiren Fidye dir.  Öhöm hikayemiz kızımız Gilllian'ın küçük bir kızken evinin işgal edilmesi ve babasının hemen iki kız kardeşi hazırlayıp yanına 4 adam, ve büyük kızına bir kutu verip gizli geçitten kaçırmasıyla başlıyor. Tabi babası geride kalıyor. Gillian da babası ona niye hediye vermedi diye kıskançlık yapıp savaşçıların kollarındayken kız kardeşiyle kavgaya tutuşuyorlar. Zindan gibi bir yerden gittikleri için kavga iki savaşçınında ayağını kaydırmış ve merdivenler yuvarlanmışlardır. Gillian kötü yaralanmıştır. Askerler büyük kız kardeşin uzaklaştırılmasına ve Gillianında tedavi görüp hemen arkasından gelmesine karar verirler. Gillian yarı baygın şekilde bir kulübeye taşınır ve yaraları dikilir. Tam kulübeden çıktıklarında askerleri pusuya düşürülmüştür. Onların ölümünü izler. Hemen eve doğru kaçar. Ama katliam burda ayyuka çıkmıştır. Babasını köşe bucak arar en sonunda bulduğunda bir yerde dikiliyordur ve arkasından en yakın arkadaşı elinde kılıçla ona doğru koşuyordur. Babasının öldürülüşünü izlemiştir. O anda yıllardır tanıdığı bir kadın bunu kenara çeker ve korur. Savaş bitmiş ve Gillian kalenin yeni baronunun savaş ganimeti olmuştur. Gillian'a diz çöktürmeye çalışsada kız boyun eğmez. Adam kızın ölümcül bir pırıltıyla parlayan gözlerinden korkuyordur. Bunun üzerine kızı uzak bir akrabasına gönderir. Ta ki ona ihtiyacı olana kadar...




Ramsey şefi ölmüş bir klan tarafından şefi olmaları için teklif almıştır. Bu habere çok şaşırır. Ne kadar adamları yapmamasını söylesede kabul eder. Panayırlarda anlaşmalar yapılır ve Ramsey babasının ölümüyle onun sorumluluğunda olan kardeşiyle gelmiştir. Bu arada klanının en güzel ve en çok evlilik teklifi alan kızıyla başa çıkması lazımdır.  Kızın sanırım babasına onu evlendireceğine dair söz vermiştir. Bu kızla dialogları çok komik, Ramsey kardeşine Iain'ın çocuğuyla oynaması için izin verir ama sonradan bir haber gelir ki kardeşi kaçırılmıştır.




Hikayenin bu kısmına kadar baya ciddi gelişiyor olaylar o yüzden anlatımım ciddiydi. Bu gillian ın salak efendisi. Hani babasını öldüren adam bazı şeyler yüzünden Ramsey in kardeşini kaçırayım derken Iain'in çocuğunu kaçırır. Gillian ın çocuğu serbest bırakmaya çalışırken çocuk kaçar. Bir yamaçta onu zor kurtarmıştır. Ama çocuk buna güvenmediğinden ilk başta kolunu feci bir şekilde hançerle yarar terbiyesiz evlat, Iain göreydi kulaklarını çekerdi. Sonra bunlar Gillianın kokuşmuş efendisi tarafından yakalanır. Mendebur çocuğun kızın zayıf tarafı olduğunu anlar. Çocuğu öldüreceğini söyler. Gillianda çocuğu arkasına alıp kendini siper eder. Çürümüş et yığını adam kızı tekmelerle döver ve ikisinide odalarına yollar. Odaya gittiklerinde çocuk kızın yanından ayrılmaz ve muhafızlarda onları aynı odada bırakmakta bir sakınca görmemişler. Gillian bir süre uyur. Uyandığında Alec i yanında ağlak bir şekilde bulur. Zavallıcık ölüceğini düşünmüştür. Hep te koruyucusu Brodickten bahsediyordur çocuk. Onun nasıl güçlü bir adam olduğunu ve herkesin ondan korktuğunu  Neyse efenim şans bu ki kızımızın eski odasına yerleştirilmiştir. Bu odada gizli bir tünel vardır. Bizimkiler kaçarlar. Aradan 1 hafta sonra anca İskoçyaya ulaşmışlardır. Kızımız bir ulak eşliğinde Brodick'e gelininin onu beklediğini içeren bir haber gönderir. Brodick bu haberi çatık karşılar. Zira onun bir gelini yoktur bu kendini bilmez de kimdir ki gelini olduğunu söylüyordur. Gillian saklığı kilisede tam bir gün Brodick i bekler. Ulak Brodick e kızın çok güzel olduğunu felan söyler. Aynı zamanda ulak efendisine de haberi iletmiş. Efendiside bu kadını merak edip kilisiye gitmiştir. Tam o anda Brodick te gelmiştir. Rakipleri 40 kişi Brodick ler 8 kişi felandır. İçinden adil diye geçirir bu sayılara karşı. Kiliseye girer. Tabi bu dev karşısında eski kilise ezcük artçı deprem gibi sallanmıştır. Gillianda karşısında böööylesine bir heybet beklememektedir haklı olarak. Bizim kız bunu bir güzel sorguya çektikten sonra onu buraya çağırmasının nedenini açıklıyor. Brodick Alec i görünce ona sarılıyor ve onu çok korkuttukları için kızıyor. Vaftiz amcası işte. Bunlar Iain in klanının yolunu tutuyorlar. Ama yolda kızın yarasını iyileştiricek bir kadına uğruyorlar. Kadın iki seçenek sunuyor biri yatarak tedavi biride kızın yarasını dağlamak ve bir ilaç sürmek. Brodick kıza sormadan ikinci tedaviyi seçiyor. Kadın yarayı temizlerken kıza isterse çığlık atabileceğini söylüyor, ama Brodick çığlık atmıcak diyor, Kızı dağlıyorlar Gillian Brodick e doğru açıdan şahlansada bir gıdım çığlık atmıyor. Sonra bir süre dinlendikten sonra yola çıkıcaklarken Brodick in meraklı savaşçılarından biri kadına o döktüğü şeyden kendi yarasına dökmesini istiyor. Kadın ona delirmiş gibi baksada dediğini yapıyor. Sonra eleman Brodick e rapor veriyor. Dehşet bir şekilde acıyor bir asker olmasam bağırıcaktım diye Brodick in de göğsü kabarıyor. Böylelikle yola devam ediyorlar. Tabi yolda atışmalar söz konusu. Hatta yolda bunlar uyucaklar mesela Alec hep kızla uyumuya alışmış gillian yanına alıyor onu. Gece kız bir uyanıyor yanında sert bir beden. Şok oluyor bir bakıyor Brodick ona sırtını dönüp yanında yatmış sonra kız kafasını kaldırıp bir bakıyorki devasa askerlerden oluşan bir yuvarlağın ortasında kalmış. Böylelikle Iain'ın klanına ulaşıyorlar. Tabi sevinçli kalabalık felan, Judith ağlak bir anne Iain ise üzülmekten yorulmuş ve oğlunu sağ salim gördüğüne sevinmiş bir baba rolünde, 2 oğulları var Alec en küçükleri. Bu arada ismi umarım alec tir ben öyle hatırlıyorum 
 Iain kızı sorgulamak istiyor ama Gillian Ramsey gelmeden olmaz diyor. Brodick ile Ramsey'in yıllar öncesinden bir olayları olmuş. Bunlar ingiltereye gitmişler ama buldukları kız ikisinlede oynamış. Yataklarına kadar girmiş. Brodick korkuyor Gillian Ramseyden etkilenicek diye. Hatta Iain a kıza bağırmaması için dikleniyor, neyse efenim Ramsey geliyor herşey anlatılıyor. Gillian Ramseyin klanında bir hain oldğunu söylüyor. Onu ancak kendisinin tanıyacağını. Birde Gillian ın yıllar öncesinden kaybettiği kardeşi Ramsey in klanındaymış o yüzden Ramsey e bende seninle gelicem diyor. Brodick olmaz öyle şey diyor. Gillian takmıyor tabi, Brodickte bunlarla Ramsey in klanına gidiyor, Ama yolda Brodick hin fikirli şeytan Gillian a çaktırmadan evleniyorlar. Hatta papaz kaç kere ona eminmisin felan diyor ama kız durumu çakmıyor, Ramsey' in klanına ulaşıyorlar, Ramsey bütün elemanlarını Gillian a gösteriyor. Bizim kız hala evli olduğunun farkında değil , Ramsey ile Brodick arasında şöyle bir dialog geçiyor




Ramsey içeriye doğru yürüdü ve Brodick'i görünce hemen neler olduğunu tahmin etti. "Hala ona söylemedin değil mi?"

"Hayır, ama Tanrı şahidimdir denedim."

"Gayet basit Brodick."

"Hayır, değil"

"Şuna ne dersin 'Gillian sen evlisin'? Ne kadar zor olabilir ki?"

"Sana söylüyorum, denedim kahretsin. Eğer çok kolay olduğunu düşünüyorsan, sen söyle"

Ramsey kahkahayla güldü. "Tanrım, ona söylemekten korkuyorsun değil mi?"

"Elbette hayır."

"Evet korkuyorsun. Gillian'un ne yapıcağını düşünüyorsun?"

Brodick küstahça konuşmaktan vazgeçti. "Evet, korkuyorum. Gillian kaçabilir. Paniğe kapılır ve sonra kaçmaya çalışabilir. Lanet olsun, onu kandırdım ve bunu yapmamalıydım."




Ramsey böyle bolca takılıyor kitapta Brodicke, Efenim Ramsey in karısı olucak kızımız ile Gillian pek bir sıkı fıkılar arkadaş oluyorlar işte, En sonunda Brodick kıza evlendiklerini söylüyor ve kızımız köpürüyor evlilik iptalinden bahsederken Brodick bunu imkansız kılacak eylemleri yerine getiriyor. Bizim kız aşık tabi. Bakmayın inatçı dışından, Brodick kızın son sırrını da o gece öğreniyor. Yani kızı o derece döven ve Iain ın oğlunu kaçıranların ismini. Neyse bizim kıza söz verdikleri halde kimse onu kardeşine götürmüyor buna Gillian çok sinirleniyor ve Ramsey in müstakbel gelini Ramsey in sağ kolundan yolu öğrenip bu iki fırlama yola çıkıyorlar. Ama meğersem bu bir tuzakmış. Klandaki hainde Ramsey in sağ koluymuş. Efenim klanda ufak çaplı bir harp oluyor ve Brodick ile Ramsey bunları katlediyorlar. Aradan kısa bir süre sonrada Gillian a söylemeden ingiltereye gidiyor  Bizim kızda Ramseyin müstakbel gelininden yardım alarak onlardan önce varma niyetiyle İngiltereye yanında 2 tane eleman la gidiyorlar  Gillian bunları bir şekilde kandırıp mendebur suratlının kalesine kendi gidiyor  Efenim bu ahlaksızların derdi yıllar önce kral John un sevgilisine verdiği hazine kutusunu ele geçirmek  Bütün karın ağrıları kitap boyunca bu  Kızda ben yerini biliyorum diye kandırıyor  Aslında bir nevi kandırma değil Orada olduğuna emin değil  Neyse kız akıllı gitmeden Kral John a haber salmıştı  Tam bunlar hangileri kızı paylaşıcaklarını kararlaştırırken kral odaya giriyor  Daha sonradan kapıdaki İskoç ordusundan bahsediyor  Gillian ın yüreciği ağzında tabi  Kral Brodick i tasvir ederek o adam karın olduğunu iddia ediyor ve çok sinirlli görünüyordu gibi yorumlarda bulunuyor  Neyse bizim kız krala mücevher kutusunun nerede olduğunu bildiğini söylüyor  kralla dışarı çıkıyorlar  kız brodick i görür görmez ona koşuyor  Kral kıza yeri göstericeğini hatırlatmak durumunda kalıyor  Brodick hiç bir itiraz kabul etmeksizin onlarla gidiyor  Bir zindana gidiyorlar ve duvarda asılan bir çuvalda kutuyu buluyorlar. Bu çuvalda gillian ın babasına ihanet eden adamlaran birine ait. adam kuşatmadan sonra delirmiş ve herkes buna efsunlu diye elleşmiyormuş  o yüzdende torbasına bu zamana kadar elleyen olmamış  Tam o arada Mendebur baron kralı ve herkesi öldürmek için suikastçiler yollasada Brdocik hallediyor onları  E bizimkiler iskoçya yolunu tutuyorlar  İki inatçı olan Ramsey ve gelinide nasiplerini alıyorlar mutluluklarından. Ve The End  
Kitaptan dialoglar;



"Bana küstahlığımın en büyük kusurum olmadığını söledin. Düşündüğün başka bir kusurum daha mı var?"

Brodick bu sorudan gülmeden ne kadar sürede kurtulacabileceğini merak ediyordu.

"Bir çok kusurun var" diye bildirdi Brodick.

Zümrüt gözlerde bir ateşin parıldadığını gördüğüne yemin edebilirdi ki Gillian omuzlarını düzleştirdi. Kız sinirliydi, Brodick çok hoş bir kusur bulmuştu.

"Ama bir kusurun vardı ki kıyaslayınca diğer kusurlarını soluklaştırıyordu."

"Vardı?" diye sordu Gillian "Artık bu kusura sahip değil miyim?"

"Hayır değilsin"

"Yalvarırım söyle" diye öfkeylen mırıldandı Gillian "Bu korkunç kusur neydi?

Brocik sırıttı. "Eskiden İngilizdin."


"Her adamın bir zayıf noktası var," diye sabırla açıkladı Brodick. "Bende onunkini bulucağım, söz veriyorum."

"Her adamın mı?"

"Evet" diye vurgulayarak cevap verdi Brodick.

Elleri Gillian'ın ensesine doğru ilerliyordu. Kızın buklelerini yumruğuna doladı ve başını geri çekti. Brodick'in yüzü kızın yüzüne karaltı yapıyordu, aşağı doğru onun gözlerine bakarken nefesi ılık ve tatlıydı.

"Senin zayıf noktan nedir, Brodick?" diye sordu Gillian.

"Sen"


Winslow birden ailesinin bu kadar neden eğlendiğini anladı.

"Isabelle'in onun dediğinden bir kelimeyi bile anladığını sanmıyorum. Senin kadının Galce'sinin düzeltilmeye ihtiyacı var."

Brodick kafasını salladı. "Gillian'ın hızlı bir zekası var, öğrenicektir."

"Onu alıkoyucak mısın?"

"Evet"

"Haberi var mı?"

"Henüz değil"

Ramsey konuşmaya kulak misafiri oldu ve içtenlikle kahkahlarla güldü. "Bütün problemleri düşündüğünü farzediyorum, Brodick."

"Düşündüm"

"Onun için kolay bir hayat olmayacak—" Ramsey diye sözüne başlarken Brodick cümlesini onun için tamamladı.

"Buchanan Klan'ıyla yaşamak. Biliyorum, ve uyum sağlayabilmesi konusunda endişeleniyorum."

Ramsey sırıttı. "Benim söylemek istediğim bu değildi. Seninle yaşamak kolay olmayacak. Dedikodulara göre çevrende zor bir adam olarak biliniyorsun."

Brodick bu sözlerden alınmadı. "Gillian'ın benim kusurlarımdan haberi var"

"Ve hala seninle?" diye sordu Winslow

"İşin doğrusu, evlilik teklifimi reddetti."

Brodick'i kendileri gibi iyi bildiklerinden Ramsey ve Winslow gene kahkahalarla gülmeye başladılar.

"Öyleyse düğün ne zaman?"



Gillian, bir ses duyup aşağıya doğru baktığında, "Ahlaksız düşüncelerinde kıyafetlerimiz üstümüzde oluyor mu?" diye sordu Brodick.

Gillian'ın kızarması yüzünü sıcaklatıyordu."Bizim kıyafetlerimiz?" diye fısıldadı.

"Benim hakkımdaki fantazilerinde.."

"Onlar fantazi değildiler."

"Kesinlikle öyleydiler." diye sevinçle karşılık verdi. "Laggan'a benim hakkımda ahlaksız hayallerin olduğunu söyledin."

"Ahlaksız düşünceler" diye bağırdı.

"Aynı zaman sen o.. düşüncelerinin .. benim hakkımda olduğunu söyledin. Öyle değil mi?"

"Ah, lütfen sus"

Brocik kahkahayla güldü. "Öyleyse yaptık mı?" diye tekrar sordu.

Gillian'ın omuzları çöktü. "Ne yaptık mı ?"

"Kıyafetlerimiz üstümüzde miydi?"

Tamamen kızmış olarak, "Elbette elbiselerimiz üstümüzdeydi" diye bağırdı Gillian.

"O zaman ahlaksız düşüncelerin pek ilgi çekici değilmiş."


*** www.forumla.net ' den alıntıdır. Kitabın çevirmenin bizzat yaptığı özettir efendim :) Benim favori kitaplarımdandır ( Historical Romance olarak muhteşem bir eserdir. Birde benim gibi İskoç manyağı iseniz :)

Sevmeniz ve okumamışsanız hemen okumanız dileğiyle,

Sevgilerle,
Read More




Return to top of page
Powered By Blogger | Design by Genesis Awesome | Blogger Template by Lord HTML