11 Temmuz 2014

Kitap Yorum: KADERE İNANIR MISIN? || Julie GARWOOD - HİSTORİCAL HUNTERS 1. ETKİNLİK (Yorumlayan: Küçük Kız)



Ve ve ve upuzun bir aradan sonra Küçük Kız bir Garwood romanı ile bloğuna geri döndü (:

İş değişikliği, üzerine yoğun iş temposu, İstanbul, trafik derken bir baktım ki 6 aydan fazladır Rüya Kız’ım tek kalmış blogda (: Sanırım “HistoricalHunters” (tarihi aşk romanı incelemeleri yapan yeni ekip) beni hayata döndürecek eski hızlı blogger zamanlarımı bana tekrar yaşatacak bir etkinlik olacak. (:

Bloğumun url isminden tutun, okuduklarımdan ve konuştuklarıma kadar, sizin bana naçizane yakıştırmanız ile “tarihi aşk romanı gurmeliğimi” benim gibi bu türe gönül vermiş, her birinin incelemelerine ayrı ayrı güvendiğim 5 can arkadaşım ile birleşerek sizlere yerli yabancı bu alanla ilgili türlü türlü zevkler yaşatmayı planlıyoruz efenim. (Detaylar için TIKLAYINIZ.)

Şimdi gelelim etkinliğimizin son Julie Garwood yorumuna “KADERE İNANIR MISIN?”
İğrenç espiriler yapmak istemiyorum bir tarihi aşk romanında ama Kadere İnanırımda, bana bu kitabı gerçekten Julie Garwood’ın yazdığına kim inandırıcak onu bilmiyorum... 

Yazara Mektubumdan bir kuple...

Sevgili Julie,Nasılsın? Yaşlılık hayatın nasıl? Senin için çok endişeleniyoruz Julie, sen bizim kalbimize taht kurmuş, gelecekteki kocalarımızı hayal ederken her bir kriteri kendi karakterlerinin eliyle tek tek yerleştirmiş biri olarak napıyorsun böyle allah aşkına?!Shadow Music ( Aşk Seni de Vurur) da baş kahramın unuttun, kitabın sonuna kadar adamın iç sesi yoktu. Hadi dedik tamam dedik. O kadar kusur kadı kızında da olur dedik göz yumduk. Adam orda da biz çok umursamıyormuşuz gibi davrandık, feminist geçindik. Ama sen ne yaptın.. Bizim bu iyiniyetimize karşılık kurgusu kopuk, karakteri yamuk romanların ile yola devam ettin... Bizi kahrediyorsun Garwood lütfen yapma bunu bize, Ian – Brodick –Ramsey – Alec ve Connor’a geri dön!!! Bize geri dön!!!
Şimdi daha fazla gerilim yaratmadan kitabın incelemesine geçelim. (Tabi buna hazırsanız)

KİTAP YORUM
Kitabımız aslında çok enteresan yerlerde geçiyor. Biri tabi ki İngiltere sonra bir bakmışsın Amerika’dasın yok o da yetmiyor bilmem ne ülkesinin Prensliğinde bile bulabiliyorsun kendini. Ortamlar ise daha enteresan. Bir Kızılderili Kabilisinde yarı çıplaklar ve şamanlar arasındayken Hop! İngiltere’de Kralın ajanlarının arasındasın, Hop! Tren vagonlarının arasında bir katilden kaçıyorken Amerika’da Pat! Bilmem ne** ülkesinin Prensliğinde sarayda gözlerini açabiliyorsun.

**Ülke ve adı yeri konumu  için kitaba bakınız zira ben hatırlayamadım.

Sonracığıma bu kadar çok mekanlılık ve aykırılık arasında accık kopukluk ve abukluk Allah’ın emri diyorum karakterlerimize dönüyorum.
Aslında işin mutfağında çok adam var da oraya girersek bu yorum bitmez. Önce kızımızdan başlayayım, zaten ona ciddi birkaç lafım var.

* Christina Bennett :

Sevgili Christina nen var canım senin ?! Gerçek bir kıl ! Allahım kızı o kadar sevmedimki onun geçtiği kısımlarda (neredeyse kitabın tamamı malum ana karakter) gözlerimi kapayıp görmemezlikten gelmek istedim.

Eğer bu kız ile tanıştıysanız ve yaşamak istiyorsanız ciddi bir sabra ve cidden duymayan iki kulağa ihtiyacınız var !

Tamam kızın hayatı biraz Küçük Emrah filmlerini anımsatıyor, ama Amerika’da geçen ve içerisinde Kızılderililerin olduğu bir kabilede büyüyen kızımızın görevini ve sırrını bir tek okuyucu bilmiyor kitap da herkesin haberi var.

Kızımızın annesi tam bir çilekeş Allahım kadının ne bitmez çilesi var mış... Koca desen nankör bir adam vicdansız, evlat desen tadına doyamadı kadın gencecik öldü. Aile desen beş para etmiyor. 

Kızı Christina’yı alıp ikisininde can sağlığı için kaçmak zorunda kalan annemizin başına türlü türlü olaylar geliyor. Bu olayları Christina’ya bıraktığı günlüğünden kitap ilerledikçe parça parça öğreniyoruz. En sonunda esir alınmış bir Kızılderili anne (Marry) ve oğlunun hayatını kurtaran annemiz onlarla beraber kaçmaya devam ediyor, ama insan bünyesi malum bu koşturmayı daha fazla kaldıramıyor ve ölüyor. Kızını hayatını kurtardığı Kızılderili kadına emanet eden annemiz günlüğünü bırakıyor diyorki, 18 yaşına geldiğinde ülkesi İngiltere’ye geri dönecek ve bana yapılan herşeyi öğrenecek, bunun hesabını soracak.

Tamam buraya kadar herşey tamam da kız olmamış. Kitabın başında tam bir aksiyon Şamanlar rüyalara yatıyor efenim Kabile Şefleri sigaralar tüttürüyor Hola Hola danslar mistik bir ortam ama kız tam bir g.rz.k -.- onu ne yapacağız. 

Ahh tamam biraz fazla karaktere tutulmuş olabilirim iyisimi Lyon’u da anlatayım da siz beni biraz daha iyi anlayın.


** Lyonwood Markisi Lyon :

Ya adam King! Olmuş abi adam tam olmuş. Baştaki hikayesi biraz biraz Julia Quinn – Şahane Bir Kadının Gizli Günlüğü vari idi ama olsun adam olmuş. 

Şöyleki Lyon karısı doğum yaparken kitapta bizleri karşılıyor. Onun endişei ve genç bir Lyon ile karşı karşıyayız. Karısının doğum sırasında nefretle yaptığı bir ihanet itirafı sonucunda Lyon’un hayatı başına yıkılıyor. Üzerine ne kadın ne de bebek ne yazık ki doğumdan sağ çıkamıyor.

Karısından, en yakını dediği adam ile ihanetini öğrenen Lyon takdir edersiniz ki biraz insanlıktan çıkıyor. Kendisi Kral’ın ordusuna tahsis eden Lyon onun en önemli ajanlarından biri oluyor, acımasızlığı ile nam salan Lyon her göreve birazda ölmek için giden bir adam oluyor ne yazık ki.

Şimdi adamımız net! Sert! Ciddi! Hayattan sillesini yemiş ve diyorki ikincisine müsaade etmem arkadaş! O yüzden herkesten soğuk ve uzak. Kadınlara olan güveni yerle bir ve onları potansiyel tehlike olarak gülüyor. (Haksız da sayılmaz)

Ve böyle yıllar yıllar geçerken Kızımız geliyor 18 yaşına ve dönüyor İngiltere’ye. Güzelliği ve hazır cevaplılığı ile sosyetenin anında gözleri arasına giren Christina bu durumdan hiç memnun değil açıkcası. (Bu kız cidden beni çileden çıkarıyor.) Lyon ile karşılaşmaları ve Lyon’un o ilk şapşik hali okurken beni oldukça eğlendirmiştir. Sonrasında aralarında sidik yarışına dönen kısım ise cidden eğlenceliydi.

Ama şu kız ve tepkileri. Cahil cahil hareketler tepkiler.. var ya Allah Lyon’a bir sabır vermiş yemin ediyorum adam çatlamadı veya katil olmadı iyi, zira ben çok kere niyetlendim...

Neyse sonuç olarak mutlu bir son..

Peki elimizde ne var!
*Julie Garwood yaşlanmış arkadaş!
*Lyon mükemmel bir erkek karakter keşke başka türlü bir kurgu içerisinde daha detaylı onu okuma fırsatımız olsa.
*Christina’yı sevmedim. Garwood lütfen saf ve cesur kadın karakter yaratmaya devam et, öbür türlüsü (bu türlüsü) cidden sinir bozuyor.
* Garwood romanlarının sevgili editörü çevirmeni J Sizinle panaromik mevzusundan beridir  (merak edenleri bu yayına alayım) görüşmüyorduk (: Bu kiapda bulunan “Mrb” ve yüklemsiz cümleleri görmemezliğe geliyorum. Bunuda Christina yüzünden yapıyorum. O kız kitabın içindeyse zaten kalan şeylerin çok önemi yok zira.

Efenim uzun bir inceleme mıncıklama yazısının daha sonuna geldik. Kah güldük kah ağladık kah sinir olduk. Okuyan gözlerinize zeval gelmesin diyor. Historical Hunter ile ilgili bütün gelişmeleri OfficalFacebook Sayfamızdan takip edebileceğinizi hatırlıyor bu kitap ile ilgili kendi yorumlarınızı benimle paylaşmanızı sabırsızlıkla bekliyorum.

Seri ile ilgili kısaca bir bilgi verip güzel alıntılar ile sizi başbaşa bırakıyorum (:


KİTAP TANITIM


KADERE İNANIR MISIN? Christina Bennett Londra sosyetesini kasıp kavurmaktaydı. Göz alıcı güzel, Lyonwood Markisi Lyon bir gece ona etkileyici ve duygusal bir öpücük verene kadar gizemli geçmişinin sırlarını herkesten saklayabilmişti. 
Bir korsanın tutkusuna sahip kibirli bir soylu olan Lyon, sakin duruşunun altında için için yanan vahşi ateşin tadına baktığı an Christina’ya sahip olacağına dair ant içti..
Fakat cesur ve cüretkâr Christina o kadar kolay fethedilmeyecekti. Kalbinin ve kaderinin efendisi olan Christina markinin baştan çıkarıcı okşamalarına karşı koymalı mıydı?
Aşkına teslim olmaya cesaret edemiyordu. Çünkü o zaman değerli sırrından ve çizilen kaderinden vazgeçmek zorunda kalacaktı…
“Olağanüstü... Konusu ve karakterleriyle eşsiz bir şekilde kaleme alınmış bir hikâye.” - Johanna Lindsey
“Büyüleyici bir aşk hikâyesi. Uzun zamandır okuduğum en iyi kitaplardan biri.” - Judith McNaught

Crown's Spies Serisi:

1. The Lion's Lady (1988) Kadere İnanır mısın?
2. Guardian Angel (1990)
3. The Gift (1991)
4. Castles (1993)



Subscribe to Our Blog Updates!




Share this article!

1 yorum:

  1. Diğer kitaplari çevirmemis yayinevi. Seri kitaplarin hepsini cevirmeyisleri deli ediyor beni...

    YanıtlaSil

Yorum yazan güzel ellerinize sağlık (:
ve Lütfen! Küfür içeren veyahut içeriğinde reklam olan yorumları yazmaktan sakınalım. Sormak istediğiniz sorular için bloğun sağ üst köşesinde bulunan İletişim kısmından her zaman mail atabilirsiniz. (:

Return to top of page
Powered By Blogger | Design by Genesis Awesome | Blogger Template by Lord HTML