As! Kız en sulu gözlü haliyle Ellen Marie Wiseman'nın kaleme aldığı Ardımda Kalanlar kitabının yorumuyla siz sevgili Küçük Kızın Büyük Kütüphanesi takipçilerinin karşısında..
Yazar, daha kitabın sayfalarını çevirmeden "Çıkmazdaysa
yüreğiniz, hikayemi dikkatli okuyun. Belki de bu sizin hikayenizdir"
diyerek hapsediyor bizi yüreğine.
Daha
bu satırlarda başımı nasıl bir belaya soktuğumu anladım. Anladım, anladım ama malesef ki iş işten çoktan
geçmişti.
1929 yılının sonbaharında hayatı dönülmez bir yola giren Clara Elizabeth Cartwright ile tanışıp, devam eden yıllar boyunca onunla beraber açıların en büyüğünü yaşayıp ömrümden gün eksilttim adeta.
Kitabı 1 hafta da bitirdim. Bu kadar uzun sürede bitirmemdeki en büyük etken kitabın sonunun beni deli gibi korkutması oldu.
Ve korktuğum elbette ki başıma geldi. :(
Bir anne ve baba nasıl bu kadar vicdansız üstüne dar kafalı
olabilir? Biri bana anlatsın lütfen. Clara'nın yerine o iki cani o deliğe
girmeliydi. Hem de sonsuza dek ! Böylelikle ilahi adalet de yerini bulmalıydı.
Clara'nın tek suçu hayata sıfırdan başlama çabasıyla Amerika'ya gelen Bruno Moretti'yi ölesiye aşık olmaktı.
Bruno Moretti''nin tek suçu ise banka sahibi varlıklı bir ailenin tek kızı olan Clara'ya gönlünü ölesiye kaptırmaktı.
Sayfalar boyunca Clara'nın bitmek bilmeyen umudu.
Bruno'nun ise bitmek bilmeyen arayışının sonu, beni an be an yedi bitirdi :(
Ağlarsam susturmayın beni zira başka türlü içimde ki bu hüznü atamam dışarı :(
Bu imkansız aşk yüzünden Clara'nın hayatı Willard akıl
hastanesine kadar uzanır.
Clara'yı kurtarmak için akıl hastanesinde işe
başlayan ve sonrasında oranın hastalarından biri olan Bruno ile bu hayat artık
tarifi edilemez bir acıya dönüşür.
Son günlerdeki depresif haliyeti ruhiyem ile ben evet doğru bildiniz tüm bu acı dolu satırları okudu. Pişman mıyım? ASLA ! bu hikayeyi ben dahil herkesler okumalı !
Teselli edecekse sizi diyeyim hala tek parça halindeyim.
Yıkıldım ayaktayım :(
Bruno'ya yazılan ve asla postalanmayan mektuplar, tutulan uzun günlükler ve hastanede gözlerini açan sonrasında da evlatlık verilen küçük bir bebek :( tüm acların göbeğinde aradan geçen uzun acı dolu yıllar.
Hikaye bölüm bölüm, bir bölüm Clara'nın yaşadığı döneme sonraki bölüm ise şimdiki döneme geçiş yapıyor. (karışık mı anlattım ne :/ idare edi verin zira hala kitabın etkisindeyim)
Günümüz satırları okurken , Isabella yani Izzy ve yeni okulunda daha ilk anda başını her tülü belaya sokacak olan Ethan <3 ile tanışıyoruz.
Izzy'nin hayatı da Clara'nın yaşadıklarından çokta farklı sayılmaz aslında ama sanırım yinede her şey günümüz
koşullarında çok daha rahat atlatılıyor - ki bence bu iyi bir şey.
Küçükken
yaşadığı ağır trajedi, trajedinin arkasında ki gerçek ! zor dönemde edindiği acı dolu alışkanlık.
Koruyucu aileyle yaşayan Izzy onlara yavaş yavaş alışma sürecinden geçerken, okul sonralarında üvey annesinin çalıştığı Willard Akıl Hastanesine gidip yardım etmeye başlar. Bu yardımlar sırasında hastanenin en korkunç bölümünde bir sandık bulurlar.
Sandığın içerisinde ki ağır hüzünle beraber tutulan günlük, postalanmayan
mektuplar ve birbirlerine deli gibi aşık oldukları her haliyle belli olan Clara
ve Bruno'nun fotoğrafı vardır.
Tüm o anıları gören Izzy merakına yenil düşer ve Clara ve Bruno o
tımarhaneden kurtuldular mı akıbetleri ne oldu arayışına girer. Araştırdıkça o
sandıktaki anıların çok daha fazlasıyla karşı karşıya olduğunun farkına varır. Sonrası, sonrası kitapta efenim.
Dayanabilir ve sindire sindire, yavaş yavaş okuyabilirseniz, unutulmaz bir hayat hikayesi sizi bekliyor.
Bir Arkadya yayınları klasiği ile karşı karşıya olduğunuzu belirtir. Şiddetle tavsiyelerime eklenir.
KİTAP KÜNYESİ
Kitabın Adı: Ardımda Kalanlar
Orjinal Adı: What She Left Behind
Yazar : Ellen Marie Wiseman
Yayınevi :Arkadya Yayınları
Çıkmazdaysa yüreğiniz, hikâyemi dikkatli okuyun, belki de bu sizin hikâyenizdir…
Hiç
uçurumun kenarında olduğunuzu hissettiniz mi? Ya da ayaklarınızın
altındaki kaya parçalarının koparak düştüğünü… Ben artık öyle
hissediyorum ve gitgide karanlığa düşüyorum. İhanetin en ağırını en
yakınlarımdan gördüm. Anne ve babamdan… Tek suçum, onların isteklerine
boyun eğmememdi. Tek suçum, onların değil de yüreğimin seçtiği adamı
sevmemdi… Neden insanlar kendileri gibi olmayanı ötekileştirir ki? Bu
başkaldırımın bedelini çok ağır ödüyorum. Bir akıl hastanesine
kapatıldım. Tüm hayatım çalındı benden. Sevdiğim adam… Dünyaya
getireceğim çocuğum belki de…
Ne zormuş insanın kendinde
olduğunu ispat etme çabası. Ve artık aklım yerinde mi bilmiyorum ama
yüreğimin hâlâ aklı başında. Buradan kurtulmak istiyorum. Gün yüzüne
kavuşup rüzgârın saçlarımı savuruşunu hissetmek, denizin tuzlu kokusunu
içime çekmek istiyorum. Tek ümidim bu yazdıklarımı birinin bulması. Ne
kadar zaman alır bilinmez, fakat bu satırları okuyacak kişiye
sesleniyorum: Benim adım Clara Elizabeth Cartwright ve bu, benim
hikâyem. Seçim senin, ya hikâyeme ortak ol ya da diğerleri gibi
görmezlikten gel beni… Ardımda Kalanlar, anlattıkları ve karakterleriyle
kurgu ürünü olsa da hikâyenin çıkış noktası gerçeğe dayanmaktadır. Tüm
gizemleri içinde barındıran, duygu yüklü bu kitabı gözyaşları eşliğinde
bitirdiğinizde, kendinizi sorgulamadan edemeyeceksiniz…
Kitapsız bir tek günümüzün dahi geçmemesi dileğiyle.
Sevgilerle As! Kız