Tanıtım: The Edge Of Never / Always || J.A. Redmerski - Kitap Tanıtım, Ön Okuma

Merhabalar!

Her ne kadar blogda kitap tanıtımı yapmayacağım diye bir karar alsam da bu seri cidden bir postu haketti bende. Bu seri Türkiye'de büyük ses getireceğe benziyor benden söylemesi ;)

The Edge of Always; J.A. Redmerski’nin The Edge of Never kitabının devamı. 

Ephesus Yayınları’ndan önümüzdeki aylarda serinin ilk kitabı çıkacak , henüz tam tarihini bilemiyoruz ne yazık ki ama tırnak yeme modundayız, bekliyoruz. (:

Bakalım nasılmış bu kitaplar?

 THE EDGE OF NEVER || J.A. Redmerski - (Birinci Kitap)

“20 yaşındaki Camryn Bennett monoton hayatından yorulmuştur. Daha fazlasını istemesine rağmen,kendini bu düzene alıştırmıştır, ta ki düzeni alt üst olana kadar…

Ama şehrin en ateşli klüblerinden birinde beklenmedik bir geceden sonra Camryn,hayatını kökünden değiştirecek önemli bir karar alır ve her şeyi geride bırakarak bir yolculuğa çıkar.

Yolculuğu sırasında Camryn, Andrew Parrish isminde karanlık sırları olan bir gençle tanışır. Andrew tanıdığı pek çok kişiden farklıdır, ancak Camryn duvarlarını asla indirmeyeceğine ve bir daha asla aşık olmayacağına yemin etmiştir.

Camryn Andrew’la birlikteyken kendini yapacağını asla düşünmediği şeyleri yaparken bulur, Andrew ona kuralların dışına çıkmanın neye benzediğini gösterir.Ve en derin,en karanlık arzuları yaşamasını sağlar. 

Yolculukları sırasında Andrew Camryn’in yeni yaşamının merkezi haline gelirken,Camryn hayal bile edemeyeceği bir aşkın ve şehvetin içine düşer.

Peki Andrew’un karanlık sırrı onları birbirine bağlayacak mı, yoksa tamamen ayrılmalarına mı neden olacak ?

Seksüel içerik ve dilden ötürü +17 yaş ve üstüne önerilir.”

THE EDGE OF ALWAYS || J.A. Redmerski - (İkinci Kitap)

 

 Kitap Tanıtımı

Andrew uzun yolu tercih etmişti; Camryn ise nereye gittiği belli olmayan bir yolculuğu.  Görünen o ki; yolları aynı yere varmışlardı… 

5 ay önce, Camryn ve Andrew, her ikisi de şahsi problemleri ile uğraşırken, bir Greyhound otobüsünde tanışmışlardı. Birbirlerine aşık olmuşlar ve iki insan birbiri için yaratılmışlarsa; kaderin bunu gerçekleştirmek için bir yol bulacağını kanıtlamışlardı.

Şimdi, The Edge of Never’ın merakla beklenen yeni kitabında; Camryn ve Andrew, her zaman hayatı dolu dolu yaşamaya dair verdikleri sözü tutuyor ve müzik için olan sevgilerinin peşinden gidiyorlardı. Ancak, trajedi onları bulduğunda; ilişkileri kaçınılmaz bir teste tabii olacaktır.

Camryn, acısını bastırmaya çalışırken, Andrew cesur bir karar alır: hayatlarını yeniden rayına oturtacaklar, bunun için ülkeyi baştan sona geçen yeni bir seyahate çıkacaklardı. Birlikte; heyecanı, tutkuyu, macerayı ve tahmin bile edemeyecekleri zorlukları bulacaklardı.

Seksi. Cüretkar. Tehlikeli. The Edge of Always sizi unutamayacağınız bir yolculuğa çıkaracak.

Ön Okuma

İneklerden uzaklaşarak, arabaya doğru koşarken Camryn çığlık attı ve ben gülmeye başladım.

“Ahh, kahretsiiin!” diye bağırdım koca bir pislik öbeğinin içine bastığımda.

Camryn kıkırdadı ve arazinin geri kalanını; ben ayağıma bulaşan pisliği temizlemeye çalışarak, Camryn parmak arası terliklerini ayaklarında tutmaya çalışırken tökezleyerek, geçmeye devam ettik.

“Bunun olduğuna inanamıyorum!” nihayet arabaya vardığumuzda Camryn gülüyordu. Nefesini düzenleyebilmek için; öne doğru eğildi ve elleri ile dizlerini tuttu.

Ben de nefessiz kalmıştım, ancak ben hala durmaksızın ayakkabımın altını asfalta sürtüyordum. “Lanet olsun!” dedim, ayağımı ileri geri sürterek.

Camryn arabanın üzerine zıpladı, bacaklarını ön tarafa doğru sarkıtarak oturdu. “Sonunda yaptık diyebilir miyiz?” diye sordu, sesinde bir gülümsemeyle.
Nihayet hareketsiz durdum ve nefesimi yakaladım. Ona baktım; gülüşünün ne kadar güzel ve parlak olduğuna ve “Evet, bebeğim, sanırım güvenle onu listemizden çıkartabiliriz.” Dedim.

“İyi!” dedi.

Sonra arkamı işaret ederek “Çimenlerde yap, bu şekilde yaparak sadece etrafa yayıyorsun.”

Çimenlere doğru atladım ve yeniden ayağımı ileri geri sürtmeye başladım. “Ne zamandan beri pislik üzerine bir uzman oldun?”

“Söylediklerine dikkat etsen iyi olur,” diye uyardı, arabanın sürücü koltuğuna yerleşirken.

“Ne yapacaksın?” diye kışkırttım.

Chevelle’i çalıştırdı ve arabaya birkaç kere gaz verdi. Gözlerinde zalimce bir parıltı vardı. Sol elin açık pencerenin üzerine dayadı ve sonra bildiğim tek şey, yanımdan yavaşça geçip gidiyor olduğuydu.

Ona uyaran gözlerle baktım, ancak sırıtışı daha  da büyüdü.

“Beni burada bırakmayacağını biliyorum!” diye bağırdım yanımdan geçip giderken.

Tabii ki bırakmazdı…

Biraz daha uzaklaştı ve ilk başta blöfünü gördüm ve olduğum yerde dikildim, onun giderek uzakta küçülen ve daha küçülen görüntüsünü seyrettim…

Sonunda, arabanın arkasından koşmaya başladım.

(Tuğçe'nin Kitaplığı' ndan Alıntılanmıştır.)