Uzun bir aradan sonra yorumlar ile tekrar sizlerle buluşmaya başlıyorum :) Söz verdiğim üzere Too Far Serisinin ikincisi olan "Never Too Far" ile karşınızdayım.
İlk kitabı okumayan ve okumayı planlayan sevgili kardeşlerime bu kitabın yorumu baştan aşağıya SPOİLER olur şimdiden uyarıyorum sonra bana neden demedin demeyin (:
Kitabın telifi alındı diye duydum :) Bu canım kitabı Türkçe okuyacağız inşallah :)
Travis Maddox ile ortalık bu denli sallanmış iken, Rush Finley ile tanışan kızların çığlıkları şimdikden kulaklarımda (:
Kitabın yorumuna geçeyim sizleri daha fazla bekletmeyeyim :)
İlk kitabımızda Rush ile Blair arasında o sır ortaya çıkmış ve Blair'in Rush'ı terk etmesi ile sonuçlanmıştı. Blair yaşadığı kasabaya geri döner ve kendisini inzivaya çeker. Tabi Rush bu işin peşini o kadar bırakmayacaktır. Blair'in peşinden gelen Rush onu ayrılmamaları için ikna etmeye çalışacaktır.
Blair'in kaldığı pansiyonda beraber son bir gece geçiren Rush ve Blair ayrılırlar. Kitabın o sahnesi gerçekten iç burkuyordu. Blair'e içimden ne kadar küfür ettiğimi anlatamam, tamam kızın kendince haklı sebepleri vardı ama, bir insan evladının Rush Finley'e karşı bu kadar acımasız olabilmesi cidden yürek burkuyor...
Ama Allah'ın sopası yok tabi, :) Rush'ın da gitmesi üzerine kasabasında yaşamaya çalışan Blair, bir süre öğrendiği bir gerçekle şok olur. Blair henüz 19 yaşındadır ve hamiledir. (Şimdi ikinci kitap için bu spoiler değil, ama birinci kitabı okumayanlar ne yazık ki uyarımı ciddiye almadıklarından spoiler yediler. :)) Bebeğin babasının Rush Finley olduğunu söylememe gerek yok sanırım :) İşsiz güçsüz, kimsesiz Blair'in artık bir takım kararlar alması gerekmektedir. Para biriktirmeli ve bebeğine düzgünce bakabileceği bir hayat kurmalıdır. Blair'in yakın arkadaşı (kızın adını unuttum:) tam bu dönemde onu ziyaret eder. ( Kendisini golf klübünden hatırlarsınız.) Ve Blair'i Rosemary'e dönmeye ikna etmeye çalışır.
Rush'ın varlığından ötürü oldukça kararsız olan Blair bu duruma pek yanaşmaz, ama Woods ona güzel bir iş teklifi yapmış ve bu talebini arkadaşı vasıtasıyla göndermiştir. Blair, hamileliğini öğrendikten sonra bu işe olan ihtiyacı daha da kuvvetlenmiş ve Rush ile karşılaşacaklarını bilmesine rağmen bebeği için bu işi kabul eder. Sevgili arkadaşı ile aynı eve çıkar ve hazırlıklara başlar.
Rush'ın varlığından ötürü oldukça kararsız olan Blair bu duruma pek yanaşmaz, ama Woods ona güzel bir iş teklifi yapmış ve bu talebini arkadaşı vasıtasıyla göndermiştir. Blair, hamileliğini öğrendikten sonra bu işe olan ihtiyacı daha da kuvvetlenmiş ve Rush ile karşılaşacaklarını bilmesine rağmen bebeği için bu işi kabul eder. Sevgili arkadaşı ile aynı eve çıkar ve hazırlıklara başlar.
Tabi beri tarafta, Rush'ım kurban olduğum bitap bir haldedir. Blair'i unutamamaktadır. Ama ona geri dön, beni affet diyecek yüzüde yoktur. Ne yapacağım ben onsuz nasıl yaşayacağım derken, kendini evine kapatır ve kafasını toplamaya çalışır. :( Böyle o kısımlarda kitabın içine girip saçını felan sevip, teselli edesim geldi hep kuzumu ya :(
Neyse, sonuç olarak Rosemary'e geri dönen ve hala Rush'ı seven bir Blair var :) onu seven ve aklından çıkaramayan bir de Rush var. :) Birde ortada bebişleri var. :) Tabi Rush, bu bebişimizin varlığını bilseydi iyiydi diyoruz sıkça :) Kızımız Rush dışında herkese hamileliğini bir şekilde çaktırıyor. :) Kızın tabiatında yalan, hile hurda yokki ne yapsın :) Ama bu kitapda en sevdiğim sahnelerden biri Rush'ın bebeği öğrendiği sahneydi. :))
Blair ve Rush arasındaki büyük bir aile krizi var. Bebeğin varlığı onların ilişkilerini kurtarmak için bir umut ışığı elbet ama, babası ve Nan (Rush'ın üvey kız kardeşi) arasında ortaya çıkan bağlantı, haliyle Blair ile Nan arasında ortaya çıkan akrabalık ilişkisi üzerine etraf oldukça kalabalık. Blair'i kesinlikle istemeyen bir aile ve onsuz yaşamayacağını, gerekirse herkese kafa tutacağını hiç çekinmeden belli eden bir Rush Finley var. :)
İkinci kitaba nazaran daha durağan bir kurgusu vardı Never Too Far'ın, ama Blair ve Rush arasında güzel bir ilişkinin başlamaya çalışmasının ve bunun dışında baba olma fikrini direk benimseyip o ceketi üzerine giyen, seksi bad boys'um Rush Finley'in hallerini okumak bana büyük keyif verdi. :)
Elimizde bir tane hamile Blair, onu taparcasına seven ve birlikte olmaya ikna etmeye çalışan dünya tatlısı biricik bad boys'um Rush Finley, Blair'e savaş açmış ve yerinde durmayan kötü kadın Nan!, allaha emanet bir baba, her zaman aklı mantığı yerinde kitaptaki has adamlarımdan Woods ( kendisinin hikayesi de ayrı bir seri olarak yazıldı, onuda okudum ve kısmetse sizlerle paylaşacağım:)) ve bol bol aşk var :)
Benden bu kadar, üçüncü ve final kitabının yorumu ile yine sizlerle olacağım :)
Sizi hep seven ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazan güzel ellerinize sağlık (:
ve Lütfen! Küfür içeren veyahut içeriğinde reklam olan yorumları yazmaktan sakınalım. Sormak istediğiniz sorular için bloğun sağ üst köşesinde bulunan İletişim kısmından her zaman mail atabilirsiniz. (: