KAN YAŞAMDIR
Vampirleri nasıl açıklayabiliriz? Efsane mi yoksa sadece bir söylence mi,
bir romantiğin veya gotik yazarların yazdığı bir hikaye mi?Ya da
vampirler gerçek mi?
Vampirlerin kökeni hakkındaki genel kanı çoğunlukla ,1931 yapımı
klasiklerden biri olan ve Bela Lugosi'nin oynadığı
"Dracula" filmiyle ortaya çıktığıdır. Kafamızdaki
vampir imajı her zaman kültürlü bir Avrupalıdır, soylu sınıfın yaratığıdır,büyük
ve kasvetli bir şatoda yaşar ve görkemli eşyalara sahiptir.Ama asla şarap
içmez. Değişik bir damak zevki vardır ve bu da bizi ondan ayıran şeydir.
Kan! Vampir
kendisi sahip olmadığı için yaşayan bir canlıdan taze kan içmek
zorundadır.
Son yıllarda Vampir kavramı Amerika'ya kadar yayılmıştır. Özellikle New
Orleans çoğu zaman bu nedenden dolayı Amerikalıdan çok Avrupalı gibi görülebilmektedir.
Anne
Rice'ın Lestat'ı ve diğer filmlerdeki vampirler yada vampirle Görüşmenin
verdiği vampirler hakkındaki bilgiler Kont Dracula'dan farklı değildir. Örneğin
vampirler aynı şekilde bilgilidir, kültürlüdür, şıktır ve aynı zamanda
canavar ruhludur. Ek olarak şehvetli ve baştan çıkarıcıdır. Bu da bizim
modern Vampir görüşümüzün bir diğer unsurudur. Aynı zamanda Vampiri diğer
kötü ruhlardan ve hortlaklardan ayıran unsurdur. Vampirler cinsel bir çekime
sahiptir.
Ama kan tutkusu ve erotiklik vampirin tek özelliği değildir ya da anahtar
kelime bu değildir. En önemli özellik vampirin ölü oluşudur.Bu da kafamızdaki
ölümle ilgili tüm düşünceleri ve soruları bir anda ortaya çıkarır. Böylelikle
ölüm hakkındaki kaçınılmaz korkularımız ve kabuslarımız, vampir
hikayelerini beslemiş olur.
"Kan yaşamdır," der Bela Lugosi'nin Dracula'sı (orijinal olarak
İncil’de geçen bir sözcedir); daha sonra şöyle ekler ,"ölmek ,gerçekten
ölü olmak ..Gerçekten görkemli bir şey olmalı.. "Ve bu eski
zamanlardan gelen ölümün,yaşamın ve kanın önemini anlatan sözler
vampirin çok eski çağlara dayanan gizemini de aynı şekilde açıklamış
olur. İlk vampir Kont Dracula değildi. İlk vampirlerin kökeni İsa'dan asırlarca
öncesine ,modern zamanlardaki sözde şeytansı vampirlerin büyük düşmanı
olanlara kadar gider.
Vampir efsanesi ilk uygarlıklardan olan Asur ve Babillilere
kadar dayanmaktadır. Asıl vampir bugün bildiğimiz kültürlü nazik
Avrupalı aristokratlardan değildi. Vampir başlangıçta sadece bir canavardı!
TARİHTEKİ VAMPİRLER
Vampirler ne zaman başladı? Diğer bir çok efsane gibi başlangıç tarihi
tam olarak bilinmiyor;ama vampir hikayesinin kanıtı Mezopotamya’daki
Tigris (Dicle) ve Euphrates (Fırat) nehirlerinin yakınındaki Kildani’de,
kil yada taş tabletlerin üzerine yazılmış Asur yazıtlarında bulunmuş
olabilir. Kildaniler diyarına, İncil’de geçen Abraham'ın asıl evi olan
"Ur of the Chaldeans" da denir.
"Lilith", İbranilerin kutsal kitabında geçen muhtemel
vampirlerden biridir ve kitapta tasvir edilmiştir.İsaiah'ın kitabında geçiyor
olsa bile Lilith'in kökleri daha çok Babillilerin "demonolojisine"
benzer.Lilith geceleri bir baykuş görüntüsüne bürünerek dolaşan bir
canavardı.Avlanmak için yeni doğmuş çocukları ve hamile kadınları
arardı. Lilith, geleneğe uygun olarak Adem'in,"Adem ve Havva"
olmadan önceki karısıydı, ama daha sonra şeytanın tarafına geçti çünkü
Adem'e itaat etmeyi reddetti.Bir takım olağandışı tutkuları vardı ve doğal
olarak kötünün gözüyle bakıyordu.Ve sonuç olarak Adem 'in ve Havva'nın
çocuklarına (yani tüm insan soyundan olanlara) saldıran bir vampire dönüştü.
Vampirlerle ilgili söylenceler Akdeniz’deki Mısır, Eski Yunan ve Roma
uygarlıkları boyunca süregelmiştir. Eski Yunanlılar, çocuklarını yiyen
ve kanlarını içen strigae veya lamiae'ya inanırlardı. Lamia mitolojide
Zeus'un aşığı olarak geçer, fakat Zeus'un karısı Hera ona karşı savaşmıştır.
Lamia delirmiş ve kendi dölünü öldürmüştür. Daha sonra da geceleri diğer
insanların çocuklarını da aynı şekilde öldürmek için avlanmıştır.
Örneğin, Yunanlılar ve Romalılar tarafından bilinen bir hikaye Mennipus
adında genç bir adamın düğününden bahseder. Düğünde tanınmış bir
filozof olan Tyana'li Apollonius çok güzel olduğu söylenen gelini
dikkatlice inceler. Apollonius sonunda gelini vampir olmakla suçlar ve
hikayeye göre (daha sonra bu hikaye MS 1. yy’da Philostratus isimli bir
akademisyen tarafından anlatılmıştır) gelin "vampirizm"i kabul
eder. İddiaya göre Menippus ile evlenmesinin sebebi elinin altında içecek
taze kan bulundurmak içinmiş.
Vampir hikayeleri canavarların kiang shi. diye adlandırıldığı eski Çin'de
de yer almaktadır. Aynı şekilde eski Hindistan ve Nepal'de de vampirlerin
yaşadığı öne sürülmektedir (en azından efsanevi olarak . Mağara
duvarlarındaki eski çağlara ait çizimlerde bir takım yaratıkların kan içtiği
gösterilmiştir. Nepal’e ait "Ölümün Efendisi" elinde kanla
dolu, kafatası şeklinde bir kadeh tutuyor ve kanla dolu bir havuzun önünde
duruyor halde betimlenmiştir. Bu duvar resimlerinden bazılarının i.ö.
3000 yıllarına kadar dayanan bir geçmişi olduğuna inanılmaktadır.
Rakshaslar, Vedas adı verilen eski kutsal Hindistan yazılarında tarif
edilmiştir. Bu yazılarda (tahminen i.ö. 1500) Rakshaslar (yokediciler
)vampirler gibi betimlenmiştir.Eski Hindistan hakkındaki bilgilere göre bir
başka canavar daha vardı. Bir ağaçtan baş aşağı asılmış, yarasaya
benzeyen ve kendi kanından yoksun bir canavar. Bu yaratığa 'Baital'
deniliyordu.
Diğer eski Asyalılar Malezyalılar gibi "Penanggalen" adındaki
bir çeşit vampire inanıyorlardı.Bu yaratık insan başına sahipti ama bütün
organları dışarıdaydı. Ve diğer insanların, özellikle de küçük
kurbanlarının kanını içerek yaşardı.
Tanınmış vampir yazarı Montague Summers'ın 1928'de yazılmış ve bir
klasik olan "Vampir - akrabaları ve Yakınları” nda, İspanyol
gezginlerin gelişinden önce vampirlerin Meksika'da yaşamış olabilecekleri
söylenir. Ayrıca Arabistan'ın
da vampirden haberdar olduğunu yazmıştır.
Agul diye hitab edilen "Arap Geceleri Hikayeleri"nde vampir
benzeri yaratıklar olduğunu yazmıştır;
bu insan eti yiyen bir hortlaktır.
Temeli ruhlara dayalı olan Afrika inançlarında da vampir efsanesine dair işaretler
vardır. Caffre kabilesi bir ölünün tekrar geri dönebileceğine ve bir
canlının kanıyla yaşayabileceği inancını benimsemiştir.
Bir çok vampir hikayesinin olduğu eski Peru'da ,genç birinin kanının içilerek
şeytanın müritlerinden biri olunacağına inanılırdı.
Çok eskilere dayanan ölüm korkusu, büyü, hayat veren kan gibi olgular
egzotik diyarlardan ve eski çağlardan günümüze kadar gelmiştir. Bugün
ise vampirlerin evrimi hala sürmektedir.
***Alıntıdır.***
Vampirler oldum olasi cok ilgimi ceker. Ergenler icin yazilmis vampir kitaplari haricinde buldugum her vampirli kitabi okurum, filmi seyrederim :)
YanıtlaSil